Powered By Blogger

2 Temmuz 2009 Perşembe

KENDİ GÖZÜMÜZDEKİ MERTEKLERİ GÖREBİLMEK!!!

KENDİ GÖZÜMÜZDEKİ MERTEKLERİ GÖREBİLMEK!!!


İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com


Allah(c.c.)nasip etti, şöyle bir "Türkiye Turu" yapabildim."Güneydoğu'dan "Evlâd-ı Fatihan"a uzanan ve de "yeryüzündeki hidayet kapıları"na uğrayan bir "seyahat" yaptım."Guguk Kuşu" gibi bir kenara itilmişiliğin üzerime serptiği bilmem ne toprağını, "hem de tek başıma" atıp, "abdest en büyük silahtır", "misvak ne güzel silahtır" zihniyeti ile "cennet vatan Türkiyemizi" temaşa ettim.
Ben diyeyim, son 1o yılda Türkiyemiz "çok değişmiş çok..." Şehirlerimiz adeta "tanınmaz" olmuş.Yani "metropolleşmiş", "gelişmiş", "değişmiş", "modernleşmiş", "şehirlerimiz şehirleşmiş..." İnsanlarımız artık "TOKİ"lerin meskenlerinde yaşamaya başlamış. Uzak-yakın demeden "TOKİ"lere gider-gelir olmuş. "TOKİ" deyip de "hemen "bilgi kirliliği ile şabe" oluşturmayacaksın tabiiki...Herşeyi yerli yerinde göreceksin..Gayet "modern şehir manzaraları" oluşturmuş "TOKİ"ler...
Uğradığın "Allah(c.c.)'ın yeryüzündeki kapıları", "hidayet kapıları" da "bir güzelleşmiş", "bir gelişmiş", "bir değişmiş", "bir modernleşmiş" ki..Hani rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK derdi ya; "Burnunu göstermekten utanırdı süt ninem; Kızımın gösterdiği kefen bezine inat!"..Bundan 15-16 yıl öne, "tahta kapılı banyo"ları hatırladıkca, "ne muazzam değişim", ne "muazzam" gelişme", ne "muazzam modernleşme"; hem de NASA'nın "Uzay Gemileri"ni, "Uzay İstasyonları"nı hatırlatırcasına, "otomatik açılan-kapanan yazlık mescitler", hele de benim "Bozkurtlar Vadisi" dediğim "Kurtlar Vadili Semboller" ile ne kadar da çok değişmeler-gelişmeler-modernleşmeler olmuş dedim; bazen içten, bazen de "yüksek sesli düşünerek..."
Hatta öyle ki, isim vererek söyleyeyim, "Menzil'deki değişimi-dönüşümü-gelişmişliği-modernleşmeyi-şehirleşmeyi gör; Türkiye'mizin hemen her tafarındaki değişimi,-dönüşümü-gelişmişliği-modernleşmeyi-şehirleşmeyi" tahmin et, anla, gibi "tekerleme" derecesinde "i,çten-dıştan" cümleler de döküldü dudaklarımdan...
Hani derler ya, "Allah(c.c.) her şeye şahid; aynen öyle...
Hatta öyle ki, öyle muazzam "aldatmacalarla-kandırmacalarla" da karşılaşmışım ki, ana-baba bir "hacı ağbim"in bile Kuzey Irak'ta, Süleymaniye'de bazı tesisler yaptığını, bir yıl geçikmeli de olsa öğrendim...
"Vatan sathı"ndaki böyle gelişmeler-değişmeler-*modernleşmeler-şehirleşmeler, ne yalan söyleyeyim, beni çok "korkuttu", beni çok ürküttü.. 1970'lerde neredeyse "dikili ağacı"olmayan bir "hidayet kapısı"nın mensupları, yine isim vererek söyleyeyim amma "Kemalistleri sevindirmeden, "amma 'resmî ideoloji "mensuplarını sevindirmeden; "Gülen Hareketi" gibi tabiri caizse "ahtapotlaşmışlar", "şirketleşmişler", bir "güç", bir "kudret" haline gelmişler...
İster istemez "Ülkücü Alperen"," Ülkücü Hareket" mensuplarının acınası, ağlanası, "traji-komik", "trawmatik", "dramatik" hallerini hatırladım..Şimdilerde "mülkiyet şuurumuz artmalıdır", "kendi kurumsal yapılarımızın tabularına da sahip olmalıyız" diye "yazıp-çiziktirenleri" okludukca, "çok geç kalınmış çok geç; bu zamana kadar aklımız-fikrimiz neredeydi? Hani, "Bizim ulan bu memleketin tabusu" derdik ne oldu? Kırk yıllık bir "Hareket"in "teşkilatları" hâlâ onun-bunun fedakarlıkları ile ayakta duruyor...Niye bizler de "aklımızı kullanıp," Vahşi Kapitalist Sistem"de, adam gibi bir "güç", adam bir "kudret" olamadık, olamıyoruz... Yoksa bir "açık-gizli el", "bizleri yanlış mı yönlendiriyor ne?"Bizleri "idealistlikte uçuklaştıranlar"ın kapılarına(!?) bak; o ne muazzam "gelişme", o ne muazzam" modernleşme", o ne muazzam "şehirleşme"; o ne muazzam "mülkiyet şuuru" öyle?!
"İslâm Tarihi"ni bildiğimiz kadarı ile "bize öğretilen şekli ile" biliyoruz elbette. Geçen bir gazetede okumuştum, Peygamber Efendimiz irtihal ettiğinde, "Sahabeler arasında ne tartışmalar, ne kavgalar, ne mücadeleler" olmuş....Şimdilerde hele de "zihniyeti Türk-İslam-Muasır" terkibinde olan; bizler "ne sadece Türk'üz, ne sadece İslam'ız; ne de sadece Muasırız"; bizler hem Türk olmakla, hem Müslüman olmakla hem de Muasır/Modern olmakla" Türkiyemizin sahiden gelişeceği-şehirleşeceği-modernleşeceği; sahiden kalkınacağı bir zihniyetin sahipleriyiz..."Böyle olduğu içindir ki, ne "sindirmelerle, ne baskılarla, ne yıldırmalarla, ne aldatmacalarla, ne kandırmacalarla "karşılaşayoruz. "Batı'nın Oyunları"nı hiç hatırlamak bile istemiyoruz. Çünkü "kimin eli kimin cebinde", kim kime hizmet" ediyor, valla belli değil..."Gücü yeten yetene" diyebileceğimiz vaziyetler...
Hani merhumun "bir saniye sonrasına hükmedemediğin bir hayat için bu kadar 'fırıldak' olmaya gerek yok", diyordu, ya; öyle bir "durum" işte...İlla bizleri de "süper fırıldaklaştırmak" isteyenler var:"Bak arkadaş böyle olmuyor, hep doğruları söylüyorsun, hiç yalan söylemiyorsun, resmî denilen zevatla da hiçbir "fizikî ilişki"ye girmiyorsun; bak seni ne yaparız ha!!!" bilmem nelerini iliklerimiz sapına kadar hissediyor zaten...
Gel de şimdi böyle hengamelerde "birşeyler yap", "idealist teşkilatlarla", ismi "madde"den, "kapital"den çoooook uzak "teşkilatlarla", Allah(c.c.) için "fiilî dualar", "eylemler", "hizmetler" yap! Sıkıysan, "yiğitsen yap hadi!!!"; denilecek kertedeyiz be!
Ya hep sürekli "savunmalar"da kalacağız; ya da "Gazanız Mübarek Olsun!" deyip, ancak "prensipli, ilkeli, seviyeli duruşlar" söylemler-eylemler göstereceğiz...
Başka çare yok gibi!!!
Aksi taktirde "Millî Budala" olup çıkacağız be!!!.Karımıza, çoluk-çocuğumuza bile "sahip" çıkamayacağız be!!!
Allah(c.c.) yar ve yardımcımız olsun(Amin)
Allah(c.c.) sonumuzu hayreylesin.(Amin)