“EYLÜL” BİNDİN Mİ!?
“Eylül”de bindirdiler bize,
“Eylül” bindin mi!?
Ne “acılar” yaşattılar bize,
“Eylül” bindin mi!?
“Eylül” de bize bindirenlere,
Bizler de “ahiret”te bindireceğiz.
“Eylül” bindin mi!?
Kimbilir “Eylül” ismini,
Ne diye koydular kızına?
Belki de “bindiren Eylül”leri,
Hatırlamak…Hatırlatmak…
“Eylül” bindin mi!?
Şimdilerde,
“Eylül”lerde bindiremeyenler;
“Psikolojik Savaş” namına,
İşin üçkağıtcılığına kaçmaktalar…
“Eylül” bindin mi!?
“Bindiren Eylül”lerde ,
Dağıtıldı “Bozkurtlar Ordusu”,
“Bindiren Eylül”lerde,
Dağıtıldı “Ocak”larımız.
“Eylül” bindin mi!?
“Bindiren Eylül”ler sonrası,
“Garip” kaldı nesillerimiz.
“Bindiren Eylül”ler sonrası,
Sahipsiz kaldı nesillerimiz.
“Eylül” bindin mi!?
“Bindiren Eylül”ler sonrası,
Ülkülerimiz, Mefkurelerimiz,
Dumura uğratıldı…
“Eylül” bindin mi!?
“Eylül”lerin bindirdikleri,
Hala en ön saftalar…
“Eylül”lerin bindirdikleri,
Hala “güzel ülkü” yolundalar…
“Eylül” bindin mi!?
16.Mart.2008
HAVZA
16 Mart 2008 Pazar
9 Mart 2008 Pazar
ŞİİRLERİM
HELAL
“Helal” nedir, oğlum bilir misin?
“Helalin var” nedir, oğlum bilir misin?
“Helal olsun” nedir, oğlum bilir misin?
Bilmelisin oğlum, bilmelisin…
“Helal lokma” nedir , oğlum bilir misin?
“Helal kazanç” nedir, oğlum bilir misin?
“Helal aş” nedir, oğlum bilir misin?
Bilmelisin oğlum bilmelisin…
“Helal süt emmek” nedir,oğlum bilir misin?
“Helallik almak” nedir, oğlum bilir misin?
“Helallik dilemek” nedir, oğlum bilir misin?
Bilmelisin oğlum, bilmelisin…
Sokaklar seni aldatmasın oğlum.
İnsanlar seni şaşırtmasın oğlum.
Mafya-çete-ölüm seni korkutmasın oğlum.
“Helal yol” yolumuz olsun oğlum…
04.Ağustos.1997,Pzt.
Şanlıurfa
KABAK
“Kabak tadı verdi” demişlerdi,
Bilmem, hala “kabak tadı” veriyor mu?
04.Ağustos.1997,Pzt.
Şanlıurfa
HIRSIZLIK
Madde aleminde de başta!
Mana aleminde de başta!
04. Ağustos.1997
Şanlıurfa
YOK
Hey “hizbü’şeytan!”
Ne diye “yok”larımı hatırlatırsın?
“Var”larım “var “iken…
04.Ağustos.1997
Şanlıurfa
PROFESYONEL
Bütün “şık”ları dikkate alan kişi!
Bilmediğin bir “şık” daha var,
“BİR” şıkkı!
04.Ağustos.1997
Şanlıurfa
BUDAMA
Budadıkca “yok ediyoruz” diye,
Şampanyalar patlatın!
Vampirler gibi eğlenin.
Anadolu çocukları geliyor beyim!
Kıkır kıkır gülün, sevinin,
Kininizi gidin, lavobalara kusun!
Hep boşuna, boşuna uğraşın!
Anadolu çocukları geliyor beyim!
“İt’i it’e kırdırdık” dersiniz, göbek atarsınız,
Şom ağızlarınızdan akan salyalar bitmez!
“Uyandı” artık çocuklarımız bizim!
Anadolu çocukları geliyor beyim!
Ümidimiz, aşkımız, şevkimiz,
Çirkef oyunları bozacak sizsiniz,
Kenetlenin, kırılamaz “çubuk “olun,
Anadolu çocukları geliyor beyim!
04. Ağustos.1997
Şanlıurfa
AYIP
Gözümüzü oyanlar varken;
Gözümüzü oymak niye, arkadaş?
Vuruşturanları görmek varken,
Vuruşmak niye, arkadaş?
04.Ağustos.1997
Şanlıurfa
TAHTA KURULARI
Yetmedi mi kanımı emdiğiniz,
“Tufeyli hayata paydos!” deyin.
05.Ağustos.1997
Şanlıurfa
PROFESYONEL İKİ
Zayıfların hesabını düren kişi!
Senin de hesabını düren çıkar!
05.Ağustos.1997
Şanlıurfa
DEZENFORMASYON’CU
Ak’ kara, kara’yı ak gösteren,
Doğru’ya yanlış, yanlış’a doğru diyen,
Sağ gösterip, sol vuran,
Cemiyetleri yamultan,
Yamultucu, yamultucu…
Hedef şaşırtan,
Hedef karıştıran,
Hedef saptıran,
Yamultucu, yamultucu…
Birgün olur, anlaşılır gerçekler,
Birgün olur çıkar foyalar,
Maskeler düşer bir bir,
Yamultucu, yamultucu…
Hey yamultucu! Çıkar maskeni artık.
05.Ağustos.1997;Salı
Şanlıurfa
ADAM ADAMA MARKAJCILAR
Ne yapsanız nafile!
“Zafer” e sizler dışında ulaşılacak,
Bu biline…
Yetimleri, öksüzleri, zayıfları,
Hele de sizden farklı düşünenleri,
Ezmekle, gadre uğratmakla, horlamakla,
Varamayacaksınız, göremeyeceksiniz,
“Zafer”i…
“Zafer” e sizin kervan değil vesile,
Bu da biline…
Kervanınız köstek oluyor hey Mehmet!
Kervanınız “engel” oluyor hey Mehmet!
Rabbim dilerse,
Ulaştırır “zafer”e…
“Kafirler” eli ile…
Sizler de gülün Sam Amca’nın uşakları!
Sizler de bilin Allah(c.c.)’ın düşmanları!
05.Ağustos.1997
Şanlıurfa
TAKILMAK
Çağın modası: “Entel” takılmak!
Çağın modası:”Radikal” takılmak!
Çağın modası: “Nostaljik” takılmak!
Vebaların vebası “lümpen hayat!”
Revaçta olanlar: “Entel”ler!
Revaçta olanlar: “Radikal”ciler!
Revaçta olanlar: “Nostaljist”ciler!
Vebaların vebası “çilesiz hayat!”
Takılmak: Sonsuzluk kervanına!
Takılmak: Uluların kervanına!
Takılmak: Kervanlar kervanına!
Takılmak: Dosdoğrucasına!
İtenler, ezenler, aldatanlar, kandıranlar,
Unutmayın, “sahipsiz” değiliz!
Sığınırız Allah’ımıza…
06. Ağustos.1997
Şanlıurfa
BİR RESİM
Bir resmi indirmekle,
“Düzen”in rengi mi değişir hey!
Değişir “düzen”ler,
Kendimizi değiştirmekle!
06.Ağustos.1997,Çrş.
Şanlıurfa
ÇÖZÜLDÜK MÜ?
Yumak yumak idikde mi çözüldük?
“Nasıl okuruz canına!” diye mi çözüldük?
Kullar yapamaz bir şey,
“O” izin vermedikce…
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
ASRIN SOYGUNU
Çalınan: Gönül zenginliğim!!!
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
BEDDUAM VAR!
Sadr’ımı paramparça edenlere,
Gönlüme kilit vuranlara,
“Öç” alınacak güne yemin olsun,
Semaların direkleri sallanacak,
Mazlumların bedduası ile…
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
ÖZLEDİĞİM ADAMLAR
Dirilseler bir bir,
“İşte adam bunlar” derim.
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
YALNIZLIK
Kahbelercesine dayatma: Yalnızlık!
06. Ağustos.1997
Şanlıurfa
MERKEZ
O merkeze söyleyin,
Kaçıncı sıradayım?
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
MUAMMA
“Gizem” dolu bir dünyada,
Muammalara doğru kulaç almak,
Düşüşler,kalkışlar,
İnişler, çıkışlar,
Aşılan yokuşlar!
Geride kalan muamma,
Yokuş başlarında bekleyen muamma,
Birgün açılır “gizem”ler,
Ve her şey bilinir,
Muammalar bilindikce,
Ya kin artar, ya öfke kabarır,
Ya da muhabbet hasıl olur.
Biliyorum benim muammalarım,
Kinimi arttıracak, öfkemi kabartacak,
Ya çaresizlikler içinde kalmış bir hayat,
Ya da kinim ile öfkem ile dolu,
“Öç” günleri…
10.Ağustos.1997
Şanlıurfa
ÖÇ!
Sandukamı tekmeleyenlerden öç’üm alımalı!
Tahtımdan hal’ edenlerden öç’üm alınmalı!
Bayrağımı yırtanlardan öç’üm alınmalı!
Ezan’ımı susturanlardan öç’üm alınmalı!
Gözler açık gitmemeli,
Öç’lerimiz alınmalı!
10.Ağustos.1997
Şanlıurfa
KOBAY
Kobay namzetleri!
Siz hala “kobaylaştıramadıklarımızdan mısınız?!!!!”
10. Ağustos.1997
Şanlıurfa
“Helal” nedir, oğlum bilir misin?
“Helalin var” nedir, oğlum bilir misin?
“Helal olsun” nedir, oğlum bilir misin?
Bilmelisin oğlum, bilmelisin…
“Helal lokma” nedir , oğlum bilir misin?
“Helal kazanç” nedir, oğlum bilir misin?
“Helal aş” nedir, oğlum bilir misin?
Bilmelisin oğlum bilmelisin…
“Helal süt emmek” nedir,oğlum bilir misin?
“Helallik almak” nedir, oğlum bilir misin?
“Helallik dilemek” nedir, oğlum bilir misin?
Bilmelisin oğlum, bilmelisin…
Sokaklar seni aldatmasın oğlum.
İnsanlar seni şaşırtmasın oğlum.
Mafya-çete-ölüm seni korkutmasın oğlum.
“Helal yol” yolumuz olsun oğlum…
04.Ağustos.1997,Pzt.
Şanlıurfa
KABAK
“Kabak tadı verdi” demişlerdi,
Bilmem, hala “kabak tadı” veriyor mu?
04.Ağustos.1997,Pzt.
Şanlıurfa
HIRSIZLIK
Madde aleminde de başta!
Mana aleminde de başta!
04. Ağustos.1997
Şanlıurfa
YOK
Hey “hizbü’şeytan!”
Ne diye “yok”larımı hatırlatırsın?
“Var”larım “var “iken…
04.Ağustos.1997
Şanlıurfa
PROFESYONEL
Bütün “şık”ları dikkate alan kişi!
Bilmediğin bir “şık” daha var,
“BİR” şıkkı!
04.Ağustos.1997
Şanlıurfa
BUDAMA
Budadıkca “yok ediyoruz” diye,
Şampanyalar patlatın!
Vampirler gibi eğlenin.
Anadolu çocukları geliyor beyim!
Kıkır kıkır gülün, sevinin,
Kininizi gidin, lavobalara kusun!
Hep boşuna, boşuna uğraşın!
Anadolu çocukları geliyor beyim!
“İt’i it’e kırdırdık” dersiniz, göbek atarsınız,
Şom ağızlarınızdan akan salyalar bitmez!
“Uyandı” artık çocuklarımız bizim!
Anadolu çocukları geliyor beyim!
Ümidimiz, aşkımız, şevkimiz,
Çirkef oyunları bozacak sizsiniz,
Kenetlenin, kırılamaz “çubuk “olun,
Anadolu çocukları geliyor beyim!
04. Ağustos.1997
Şanlıurfa
AYIP
Gözümüzü oyanlar varken;
Gözümüzü oymak niye, arkadaş?
Vuruşturanları görmek varken,
Vuruşmak niye, arkadaş?
04.Ağustos.1997
Şanlıurfa
TAHTA KURULARI
Yetmedi mi kanımı emdiğiniz,
“Tufeyli hayata paydos!” deyin.
05.Ağustos.1997
Şanlıurfa
PROFESYONEL İKİ
Zayıfların hesabını düren kişi!
Senin de hesabını düren çıkar!
05.Ağustos.1997
Şanlıurfa
DEZENFORMASYON’CU
Ak’ kara, kara’yı ak gösteren,
Doğru’ya yanlış, yanlış’a doğru diyen,
Sağ gösterip, sol vuran,
Cemiyetleri yamultan,
Yamultucu, yamultucu…
Hedef şaşırtan,
Hedef karıştıran,
Hedef saptıran,
Yamultucu, yamultucu…
Birgün olur, anlaşılır gerçekler,
Birgün olur çıkar foyalar,
Maskeler düşer bir bir,
Yamultucu, yamultucu…
Hey yamultucu! Çıkar maskeni artık.
05.Ağustos.1997;Salı
Şanlıurfa
ADAM ADAMA MARKAJCILAR
Ne yapsanız nafile!
“Zafer” e sizler dışında ulaşılacak,
Bu biline…
Yetimleri, öksüzleri, zayıfları,
Hele de sizden farklı düşünenleri,
Ezmekle, gadre uğratmakla, horlamakla,
Varamayacaksınız, göremeyeceksiniz,
“Zafer”i…
“Zafer” e sizin kervan değil vesile,
Bu da biline…
Kervanınız köstek oluyor hey Mehmet!
Kervanınız “engel” oluyor hey Mehmet!
Rabbim dilerse,
Ulaştırır “zafer”e…
“Kafirler” eli ile…
Sizler de gülün Sam Amca’nın uşakları!
Sizler de bilin Allah(c.c.)’ın düşmanları!
05.Ağustos.1997
Şanlıurfa
TAKILMAK
Çağın modası: “Entel” takılmak!
Çağın modası:”Radikal” takılmak!
Çağın modası: “Nostaljik” takılmak!
Vebaların vebası “lümpen hayat!”
Revaçta olanlar: “Entel”ler!
Revaçta olanlar: “Radikal”ciler!
Revaçta olanlar: “Nostaljist”ciler!
Vebaların vebası “çilesiz hayat!”
Takılmak: Sonsuzluk kervanına!
Takılmak: Uluların kervanına!
Takılmak: Kervanlar kervanına!
Takılmak: Dosdoğrucasına!
İtenler, ezenler, aldatanlar, kandıranlar,
Unutmayın, “sahipsiz” değiliz!
Sığınırız Allah’ımıza…
06. Ağustos.1997
Şanlıurfa
BİR RESİM
Bir resmi indirmekle,
“Düzen”in rengi mi değişir hey!
Değişir “düzen”ler,
Kendimizi değiştirmekle!
06.Ağustos.1997,Çrş.
Şanlıurfa
ÇÖZÜLDÜK MÜ?
Yumak yumak idikde mi çözüldük?
“Nasıl okuruz canına!” diye mi çözüldük?
Kullar yapamaz bir şey,
“O” izin vermedikce…
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
ASRIN SOYGUNU
Çalınan: Gönül zenginliğim!!!
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
BEDDUAM VAR!
Sadr’ımı paramparça edenlere,
Gönlüme kilit vuranlara,
“Öç” alınacak güne yemin olsun,
Semaların direkleri sallanacak,
Mazlumların bedduası ile…
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
ÖZLEDİĞİM ADAMLAR
Dirilseler bir bir,
“İşte adam bunlar” derim.
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
YALNIZLIK
Kahbelercesine dayatma: Yalnızlık!
06. Ağustos.1997
Şanlıurfa
MERKEZ
O merkeze söyleyin,
Kaçıncı sıradayım?
06.Ağustos.1997
Şanlıurfa
MUAMMA
“Gizem” dolu bir dünyada,
Muammalara doğru kulaç almak,
Düşüşler,kalkışlar,
İnişler, çıkışlar,
Aşılan yokuşlar!
Geride kalan muamma,
Yokuş başlarında bekleyen muamma,
Birgün açılır “gizem”ler,
Ve her şey bilinir,
Muammalar bilindikce,
Ya kin artar, ya öfke kabarır,
Ya da muhabbet hasıl olur.
Biliyorum benim muammalarım,
Kinimi arttıracak, öfkemi kabartacak,
Ya çaresizlikler içinde kalmış bir hayat,
Ya da kinim ile öfkem ile dolu,
“Öç” günleri…
10.Ağustos.1997
Şanlıurfa
ÖÇ!
Sandukamı tekmeleyenlerden öç’üm alımalı!
Tahtımdan hal’ edenlerden öç’üm alınmalı!
Bayrağımı yırtanlardan öç’üm alınmalı!
Ezan’ımı susturanlardan öç’üm alınmalı!
Gözler açık gitmemeli,
Öç’lerimiz alınmalı!
10.Ağustos.1997
Şanlıurfa
KOBAY
Kobay namzetleri!
Siz hala “kobaylaştıramadıklarımızdan mısınız?!!!!”
10. Ağustos.1997
Şanlıurfa
6 Mart 2008 Perşembe
ŞİİRLERİM
ŞEHİDLİK
Kimbilir, ömrüm nerede,
Ne zaman, ne şekilde,
Bitecek!
Ve ecel gelecek.
Şehidlik: ölü iken yaşamak!
Şehidlik: Bahşedilen ulvi paye!
“Şehid “olmayı dileyen “Velid”ler hürmetine,
“Dil” ile “Lisan” ile “Yazı” ile de olsa,
“Allah(c.c.) indinde bu şehiddir” denilen,
Bir insan olmayı dilemek!
Ve Sazak’lar, İmamoğulları,
Ve Önkuzular, Özmenler,
Ve Pehlivanoğulları, Duracıklar,
Ve Oduncular, İlbeyler, Gülbeyler,
“Şehidlik şerbeti” içmiş yiğitler!
Şehidlik: Ölümsüzlüğe açılan kapı!
Şehidlik: Bahşedilen ulvi paye!
30 Temmuz 1997
Şanlıurfa
KIŞKIRTICILAR
Batı lisanında derler size,
“Ajitasyoncular”, “ajit-problar”
Gönülleri “ajite” eden,
Kafaları “ajite” eden,
Kim ise,
Bu yolla varılmaz hedefe,
“Kışkırtıcılar” pineklesin,
“Gönüller yapmaya geldim” diyenler,
Pineklemesin artık!
“Kışkırtıcı”, insanı huzura değil,
“Kışkırtıcı”, insanı saadete değil,
“Kışkırtıcı”, insanı sıhhatliliğe değil,
“Kışkırtıcı”, insanı hüsrana götürür.
Slogancı “kışkırtıcılar”,
“Vulger” “kışkırtıcılar,
Gönüllerden, kafalardan,
Çekilin…
30 Temmuz 1997
Şanlıurfa
GENÇLİK
Daha dün gibi, geçen zamanlar,
Ömrümüzün baharı da geçiyor,
Körpelikler, tazelikler, toyluklar,
Bir bir sönüyor, kararıyor.
Gençlik: Hasat zamanı!
Gençlik: Hasene zamanı!
Gençlik: Hayır zamanı!
Gençlik: Hilm zamanı!
“Gençler bilebilse, ihtiyarlar yapabilse”,
“Gençler yaşayabilse, ihtiyarlar okuyabilse”,
“Gençler ihtiyarlasa, ihtiyarlar gençleşse”,
Ey genç adam!
Artık yeter!
Bir saniyelik bile zamanın kalmadı.
Tak! Tak! Tak!
Ben Azrailim!
30 Temmuz 1997
Şanlıurfa
TUZAK
Profesyonellerin şirretsizliği,
Profesyonellerin hilekarlığı,
Profesyonellerin hinoğluhinliği,
Acımasız kapandır o!
Hınçlar giderilir onunla,
Kinler yatıştırılır onunla,
Öfkeler yumuşatılır onunla,
Rezalet kapandır o!
Bir bak etrafına,
İğdiş edilmiş insanlara,
Aldatılmış, kandırılmış;
Tuzaklar: Lağım dolu cendereler…
Oğlum! Tuzaklar gözünü korkutmasın,
Allah(c.c.) var, “hayr’ul makirin…”
31. Temmuz 1997
Şanlıurfa
TAASSUP(1)
“Bizden “misin, yaşa!
“Bizden” değil misin, geber!
31. Temmuz 1997
Şanlıurfa
TAASSUP(2)
“Bizden” misin, konuş!
“Bizden “değil misin, sus!
31 Temmuz 1997
ŞÖHRET
Buruşturup, çöpe atılacak nam!
Asıl şöhret: Kefene sarılacak nam!
31. Temmuz 1997
Şanlıurfa
DÜŞMAN
Hasedinle mahvolacaksın!
Kazdığın kuyuya,
Düşeceksin.
Düşman!
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
DOST
O dur ki, incitmez,
Nadide bir çiçek gibi,
Uzatır himmet elini.
Dost.
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
NEFSİN CEVAPLARI
Neden? Niçin? Nasıl? Kime? Niye?
Yapamam? Edemem? Gidemem? Diye,
Sesleniver nefsin cevapları…
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
RUHUN CEVAPLARI
Peki! Elbette! Tabii! Olur!
İmkandır! Fırsattır! Lütuftur!
Ruhun da cevapları budur!
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
NİYET
Şekilleniverir ötelerin kazanç hanesi,
“Niyet hayır, akıbet hayır”
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
SÜLEYMAN
Sen azgın değil, şeytanın dostusun.
Ucubeler ucubesi “mafya” da olsan,
Sen de iki metrelik yere gideceksin!
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
DÜZCELİ
Biliyorum Düzceli bana hıncın var,
Sen de hıncınla gebereceksin!
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
DÜŞMANLAR
Düşmanlar düşmancasına,
Ya dostlar?!..
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
ÇİNGENE
Yersiz, yurtsuz, evsiz denilirdi,
Şimdilerde onlar da çağ atladı.
Nurlu çingeneler!
Horlanırlardı, itilirlerdi, kakılırlardı,
“Bunlar da insan mı?” derlerdi,
Nurlu çingeneler!
Ne bilsinler, şöhreti maddede arayanlar,
Sulukule’yi, “Çingeneler Mahallesi”ni uhrevileştiren,
Nurlu çingeneler!
Anlasın artık insanlık,
Madde boş, mana hoş,
Nurlu çingeneler!
“Ne oldum değil, ne olacağım” demeli,
Bak, nurlu halkalarda da kimler var artık?
Nurlu çingeneler!
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
Kimbilir, ömrüm nerede,
Ne zaman, ne şekilde,
Bitecek!
Ve ecel gelecek.
Şehidlik: ölü iken yaşamak!
Şehidlik: Bahşedilen ulvi paye!
“Şehid “olmayı dileyen “Velid”ler hürmetine,
“Dil” ile “Lisan” ile “Yazı” ile de olsa,
“Allah(c.c.) indinde bu şehiddir” denilen,
Bir insan olmayı dilemek!
Ve Sazak’lar, İmamoğulları,
Ve Önkuzular, Özmenler,
Ve Pehlivanoğulları, Duracıklar,
Ve Oduncular, İlbeyler, Gülbeyler,
“Şehidlik şerbeti” içmiş yiğitler!
Şehidlik: Ölümsüzlüğe açılan kapı!
Şehidlik: Bahşedilen ulvi paye!
30 Temmuz 1997
Şanlıurfa
KIŞKIRTICILAR
Batı lisanında derler size,
“Ajitasyoncular”, “ajit-problar”
Gönülleri “ajite” eden,
Kafaları “ajite” eden,
Kim ise,
Bu yolla varılmaz hedefe,
“Kışkırtıcılar” pineklesin,
“Gönüller yapmaya geldim” diyenler,
Pineklemesin artık!
“Kışkırtıcı”, insanı huzura değil,
“Kışkırtıcı”, insanı saadete değil,
“Kışkırtıcı”, insanı sıhhatliliğe değil,
“Kışkırtıcı”, insanı hüsrana götürür.
Slogancı “kışkırtıcılar”,
“Vulger” “kışkırtıcılar,
Gönüllerden, kafalardan,
Çekilin…
30 Temmuz 1997
Şanlıurfa
GENÇLİK
Daha dün gibi, geçen zamanlar,
Ömrümüzün baharı da geçiyor,
Körpelikler, tazelikler, toyluklar,
Bir bir sönüyor, kararıyor.
Gençlik: Hasat zamanı!
Gençlik: Hasene zamanı!
Gençlik: Hayır zamanı!
Gençlik: Hilm zamanı!
“Gençler bilebilse, ihtiyarlar yapabilse”,
“Gençler yaşayabilse, ihtiyarlar okuyabilse”,
“Gençler ihtiyarlasa, ihtiyarlar gençleşse”,
Ey genç adam!
Artık yeter!
Bir saniyelik bile zamanın kalmadı.
Tak! Tak! Tak!
Ben Azrailim!
30 Temmuz 1997
Şanlıurfa
TUZAK
Profesyonellerin şirretsizliği,
Profesyonellerin hilekarlığı,
Profesyonellerin hinoğluhinliği,
Acımasız kapandır o!
Hınçlar giderilir onunla,
Kinler yatıştırılır onunla,
Öfkeler yumuşatılır onunla,
Rezalet kapandır o!
Bir bak etrafına,
İğdiş edilmiş insanlara,
Aldatılmış, kandırılmış;
Tuzaklar: Lağım dolu cendereler…
Oğlum! Tuzaklar gözünü korkutmasın,
Allah(c.c.) var, “hayr’ul makirin…”
31. Temmuz 1997
Şanlıurfa
TAASSUP(1)
“Bizden “misin, yaşa!
“Bizden” değil misin, geber!
31. Temmuz 1997
Şanlıurfa
TAASSUP(2)
“Bizden” misin, konuş!
“Bizden “değil misin, sus!
31 Temmuz 1997
ŞÖHRET
Buruşturup, çöpe atılacak nam!
Asıl şöhret: Kefene sarılacak nam!
31. Temmuz 1997
Şanlıurfa
DÜŞMAN
Hasedinle mahvolacaksın!
Kazdığın kuyuya,
Düşeceksin.
Düşman!
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
DOST
O dur ki, incitmez,
Nadide bir çiçek gibi,
Uzatır himmet elini.
Dost.
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
NEFSİN CEVAPLARI
Neden? Niçin? Nasıl? Kime? Niye?
Yapamam? Edemem? Gidemem? Diye,
Sesleniver nefsin cevapları…
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
RUHUN CEVAPLARI
Peki! Elbette! Tabii! Olur!
İmkandır! Fırsattır! Lütuftur!
Ruhun da cevapları budur!
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
NİYET
Şekilleniverir ötelerin kazanç hanesi,
“Niyet hayır, akıbet hayır”
31 Temmuz 1997
Şanlıurfa
SÜLEYMAN
Sen azgın değil, şeytanın dostusun.
Ucubeler ucubesi “mafya” da olsan,
Sen de iki metrelik yere gideceksin!
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
DÜZCELİ
Biliyorum Düzceli bana hıncın var,
Sen de hıncınla gebereceksin!
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
DÜŞMANLAR
Düşmanlar düşmancasına,
Ya dostlar?!..
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
ÇİNGENE
Yersiz, yurtsuz, evsiz denilirdi,
Şimdilerde onlar da çağ atladı.
Nurlu çingeneler!
Horlanırlardı, itilirlerdi, kakılırlardı,
“Bunlar da insan mı?” derlerdi,
Nurlu çingeneler!
Ne bilsinler, şöhreti maddede arayanlar,
Sulukule’yi, “Çingeneler Mahallesi”ni uhrevileştiren,
Nurlu çingeneler!
Anlasın artık insanlık,
Madde boş, mana hoş,
Nurlu çingeneler!
“Ne oldum değil, ne olacağım” demeli,
Bak, nurlu halkalarda da kimler var artık?
Nurlu çingeneler!
4 Ağustos 1997
Şanlıurfa
4 Mart 2008 Salı
ŞİİRLERİM
ÜLKEMDEKİ ŞEYTANLAR
Ülkem: Gözbebeğim.
Ülkem: Canım.
Ülkem: Cennetim.
Ülkem: Vatanım.
Gözbebeğimi oyuyorlar,
Canıma kastediyorlar,
Cennetimi karartıyorlar,
Vatanımı parçalıyorlar...
Gözbebeğimi oyanlar,
Canıma kastedenler,
Cennetimi karartanlar,
Vatanımı parçalayanlar,
Kahrolun!!! Kahrolun!!!
Vermeyiz gözbebeğimizi,
Vermeyiz can toprağımızı,
Vermeyiz cennetimizi,
Vermeyiz vatanımızı,
Gözler feda, canlar feda...
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
AMBARGO
Birileri diyor: "- Benim gibi düşüneceksin."
Birileri diyor:"- Benim gibi yaşayacaksın."
Gönüllere ambargo, beyinlere ambargo.
Farklı bir ses mi? Susturun!
Farklı bir fıtrat mı?Öldürün!
Gönüllere ambargo, beyinlere ambargo.
"Bir hayata çattık ki;"
"Hayata kurulmuş 'ambargo'
Ambargoda ambargo
Katmerli ambargo!
Ambargolar katmerli de olsa,
Ambargolar "çelik zırhlı duvar" da olsa,
Ambargolar "aşılmaz" da denilse,
Allah(c.c.) var, Rasul var, Seyda var...
28. Temmuz.1997
Şanlıurfa
BİLMİYORUM
Bildiğimi biliyorum,
Bilmediğimi bilmiyorum,
Ne bildim, ne bilmedim,
Bilmiyorum, bilmiyorum.
"Bilmiyorsan öğren!", diyorlar,
Ukalacasına...
Bilmiyorlar mı ki;
Hiçbirşey 'bilmiyorlar'
Bilen bilir, bilen bilir,
Bizi bilen bilir.
"Bilen"i bilen bilir.
"Bilmiyorsan öğren!", diyorlar,
Ukalacasına...
Bilmiyorlar mı ki;
Hiçbirşey 'bilmiyorlar"
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
ÇOCUK
Helal olsun şu çocuğa,
Helal olsun çocuklara,
Bizim çocuklara,
Bizim çocuklara.
Çepeçevre kuşatılmış,
Abluka altına alınmış,
Dillerine, gönüllerine,
Prangalar vurulmuş,
Bizim çocuklar.
Küfredilen: Bizim çocuklar!
Zulmedilen: Bizim çocuklar!
Katledilen: Bizim çocuklar!
Anadolu çocukları...
"Uyanık" tayfasının,
"İş bilir" tayfasının,
"Hoşgörüsüz" tayfasının,
Horladığı bizim çocuklar,
Anadolu çocukları...
28. Temmuz. 1997
Şanlıurfa
ANADOLU ÇOCUKLARI
Kaderiniz, kaderimdir,
Yolunuz, yolumdur,
Saf mı saf,
Anadolu çocukları...
Çileniz, çilemdir,
Mefkureniz, mefkuremdir,
Pak mı pak,
Anadolu çocukları...
Ne edelim, ne yapalım?
Ham iken pişelim.
Yoğuralım, yoğrulalım,
Çok mu çok,
Anadolu çocukları...
Zayi olmasın ümitler,
Zayi olmasın dilekler,
Zayi olmasın yürekler,
Mazlum mu mazlum,
Anadolu çocukları...
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
GERÇEKLER
"Güneş balçıkla sıvanamaz",
"Hakikat örtülemez",
Bilmeliyiz "Güneş"i,
Bilmeliyiz "Hakikati".
Bana "gerçekler"den de bahset beyim!
"Gerçekler"i de, "gerçekler"i de,
O bilinmeden nasıl varılır?
Gaye'ye...
"Gerçekler"i çarpıtanlardan 'nefret' ediyorum,
Hayatı "gerçeksiz" gösterenlerden 'nefret' ediyorum,
Bana "gerçekler"den de bahset beyim!
"Hayat gerçeği", "insan gerçeği",
Ve "yapılanma gerçeği..."
İnsanları zayıf taraflarından yakalayanlar,
İnsanların "gerçekler"i görmesini engelleyenler,
Nefret ediyorum sizlerden!
"Gerçekler"i,"gerçekler"i göre göre,
Gaye'ye, gaye'ye...
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
Ülkem: Gözbebeğim.
Ülkem: Canım.
Ülkem: Cennetim.
Ülkem: Vatanım.
Gözbebeğimi oyuyorlar,
Canıma kastediyorlar,
Cennetimi karartıyorlar,
Vatanımı parçalıyorlar...
Gözbebeğimi oyanlar,
Canıma kastedenler,
Cennetimi karartanlar,
Vatanımı parçalayanlar,
Kahrolun!!! Kahrolun!!!
Vermeyiz gözbebeğimizi,
Vermeyiz can toprağımızı,
Vermeyiz cennetimizi,
Vermeyiz vatanımızı,
Gözler feda, canlar feda...
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
AMBARGO
Birileri diyor: "- Benim gibi düşüneceksin."
Birileri diyor:"- Benim gibi yaşayacaksın."
Gönüllere ambargo, beyinlere ambargo.
Farklı bir ses mi? Susturun!
Farklı bir fıtrat mı?Öldürün!
Gönüllere ambargo, beyinlere ambargo.
"Bir hayata çattık ki;"
"Hayata kurulmuş 'ambargo'
Ambargoda ambargo
Katmerli ambargo!
Ambargolar katmerli de olsa,
Ambargolar "çelik zırhlı duvar" da olsa,
Ambargolar "aşılmaz" da denilse,
Allah(c.c.) var, Rasul var, Seyda var...
28. Temmuz.1997
Şanlıurfa
BİLMİYORUM
Bildiğimi biliyorum,
Bilmediğimi bilmiyorum,
Ne bildim, ne bilmedim,
Bilmiyorum, bilmiyorum.
"Bilmiyorsan öğren!", diyorlar,
Ukalacasına...
Bilmiyorlar mı ki;
Hiçbirşey 'bilmiyorlar'
Bilen bilir, bilen bilir,
Bizi bilen bilir.
"Bilen"i bilen bilir.
"Bilmiyorsan öğren!", diyorlar,
Ukalacasına...
Bilmiyorlar mı ki;
Hiçbirşey 'bilmiyorlar"
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
ÇOCUK
Helal olsun şu çocuğa,
Helal olsun çocuklara,
Bizim çocuklara,
Bizim çocuklara.
Çepeçevre kuşatılmış,
Abluka altına alınmış,
Dillerine, gönüllerine,
Prangalar vurulmuş,
Bizim çocuklar.
Küfredilen: Bizim çocuklar!
Zulmedilen: Bizim çocuklar!
Katledilen: Bizim çocuklar!
Anadolu çocukları...
"Uyanık" tayfasının,
"İş bilir" tayfasının,
"Hoşgörüsüz" tayfasının,
Horladığı bizim çocuklar,
Anadolu çocukları...
28. Temmuz. 1997
Şanlıurfa
ANADOLU ÇOCUKLARI
Kaderiniz, kaderimdir,
Yolunuz, yolumdur,
Saf mı saf,
Anadolu çocukları...
Çileniz, çilemdir,
Mefkureniz, mefkuremdir,
Pak mı pak,
Anadolu çocukları...
Ne edelim, ne yapalım?
Ham iken pişelim.
Yoğuralım, yoğrulalım,
Çok mu çok,
Anadolu çocukları...
Zayi olmasın ümitler,
Zayi olmasın dilekler,
Zayi olmasın yürekler,
Mazlum mu mazlum,
Anadolu çocukları...
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
GERÇEKLER
"Güneş balçıkla sıvanamaz",
"Hakikat örtülemez",
Bilmeliyiz "Güneş"i,
Bilmeliyiz "Hakikati".
Bana "gerçekler"den de bahset beyim!
"Gerçekler"i de, "gerçekler"i de,
O bilinmeden nasıl varılır?
Gaye'ye...
"Gerçekler"i çarpıtanlardan 'nefret' ediyorum,
Hayatı "gerçeksiz" gösterenlerden 'nefret' ediyorum,
Bana "gerçekler"den de bahset beyim!
"Hayat gerçeği", "insan gerçeği",
Ve "yapılanma gerçeği..."
İnsanları zayıf taraflarından yakalayanlar,
İnsanların "gerçekler"i görmesini engelleyenler,
Nefret ediyorum sizlerden!
"Gerçekler"i,"gerçekler"i göre göre,
Gaye'ye, gaye'ye...
28.Temmuz.1997
Şanlıurfa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)