Powered By Blogger

19 Kasım 2019 Salı

"ARIM DÜZÜNDE ZAMAN-Tarihî-Kültürel-Araştırma"(*) KİTABINDA TERME

"ARIM DÜZÜNDE ZAMAN-Tarihî-Kültürel-Araştırma"(*) KİTABINDA TERME


"Arımlı,Ökseli,Termeli,Ayvacıklıyız,
Selçuklu,Osmanlı,Serhat akıncılarıyız,
Bin yıldır vatan için akan kanlar bizimdir,
Zilliyet bizde, tapu bizde, devlet bizimdir.
Arımlıyız namlıyız, özgür Çarşambalıyız!
Ökseliyiz şanlıyız,namdar Çarşambalıyız!(1)
Evet, "şair" de olan, Çarşambalı, Araştırmacı-Yazar,Emekli Öğretmen, Yerel Tarih Araştırmacısı ve Çarşamba Haberexpress yerel Gazetesi köşeyazarı, Çarşamba'daki "Ülkücü Hareket"in de "namdar" isimlerinden;"Çarşamba Büyük Birlik Partisi(BBP) Eski İlçe Başkanları"ndan Hasan TOPUZ; şiirinde böyle diyor.
"Arım Düzünde","Arım Ovası"nda yahut "Canik-i Göl Düzünde/Göl Caniki Düzünde","Canik-i Göl Ovası/Göl Caniki Ovası"nda, "Zaman" isimli eserinde.
Sizler de benim gibi;"-Kitabının ismini, niye "Çarşamba Ovasında Zaman " koymamış?", diye suâl eyleyebilirsiniz.
Bu suâlin cevabını, kitabı satır satır okuyup bitirmiş biri olarak; şöyle cevaplandırabiliriz:
"- Çünkü,1813'lere kadar ,Çarşamba Kazası kurulmadan önce, bölge iki kazadan teşekkül ediyordu:
1- Arım:Yeşilırmak'ın Doğu Yakası.Eski ismi ile Hisarcık; günümüzdeki ismi ile Asarcık ilçesi de dahil.
2- Ökse: Yeşilırmak'ın Batı Yakası.Günümüzdeki Ayvacık ilçesi de dahil.
Hattâ Arım'ın dağlık tarafına,"Arım Yükseği"; Arım'ın Ova tarafına "Arım Düzlüğü";"Ökse"nin de dağlık tarafına "Ökse Yükseği"; Ökse'nin Ova tarafına ise "Ökse Düzlüğü" denir.(s.20)
Daha basitçe ifâde edersek; günümüzde "Çarşamba İlçesi"nin ortasından geçen "Yeşilırmak’ın Doğu Havzası'na "Arım Ovası","Arım Düzü";"Yeşilırmak'ın Batı Havzası'na ise "Ökse Ovası","Ökse Düzü" denilir.
Daha da anlaşılır bir ifâde ile; günümüzdeki "Çarşamba Ovası"nın,"Çarşamba Düzü"nün;"Yeşilırmak'ın Doğu Havzası"na,"Arım Ovası","Arın Düzü"; "Yeşilırmak'ın Batı Havzası"na da,"Ökse Ovası","Ökse Düzü" denilirdi.
"Arım Düzünde Zaman"(1) isimli kitabın, ilk sayfalarında, muhtelif sayfarında, neredeyse sık sık "Arım Ovası","Arım Düzü" neresi?", izahatları yapılmış.(s.16,s.17,s.20, s.26,s.60, s.61, s.62,63,s.69)
Ve bir "ayrıntı" daha; "Yeşilırmak'ın Batı Havzası" yani "Ökse Ovası","Ökse Düzü", 16.yüzyıla kadar,"Arım Kazası"na bağlı iken; "1650'li yıllardan sonra,' Yeşilırmak'ın Batı Havzası' da,"Ökse Kazası" olarak isimlendirilmiş.(s.60)
Belki de,"tarihî süreç"itibari ile de, bugünkü "Çarşamba İlçesi"; "Ayvacık,Salıpazarı, Asarcık ve Tekkeköy ilçelerini de kapsayan alan; 15. ve 16. Yüzyılda, Osmanlı Devleti'nin "Canik Sancağı"na bağlı "Arım Kazası"nı oluşturuyordu.
Çarşamba,"Arım Kazası"na bağlı bir kasabadır."(s.26)
Ve "Arım Ovası","Arım Düzü" ise "30 Köy"den; günümüzdeki söylenişi ile "30 Mahalle"den meydana gelmektedir.(s.71)
"ÇARŞAMBA'YA MEFTÛN" OLANLARIN BAŞUCU KİTABI
Hasan TOPUZ'un, "Tarihî-Kültürel-Araştırma" kitabı "Arım Düzünde Zaman"; tamamiyle "Çarşamba Meftûnları"nın,"
"Çarşamba'ya Meftûn" olanların; doğup-büyüdükleri, havasını teneffüs ettikleri, suyunu içtikleri, ekmeğini yedikleri, yaşadıkları toprakları bilerek, tanıyarak sevmek isteyen bütün "Çarşambalılar"ın, hattâ "Çarşamba'yı merak edip, öğrenmek, tanımak" isteyenlerin; âdeta başucu kitabı.
"Arım Düzünde Zaman" kitabını okuyup, bitirdiğinizde; aşağıda, "ana başlıklar" altında verilmiş mevzûları da, çok sahih, çok doğru bir şekilde de anlamış, kavramış ve neticede öğrenmiş oluyorsunuz da.
1-YEŞİLIRMAK HAVZASI-ARIM DÜZÜ-CANİK-İ GÖL/GÖL CANİKİ NERESİ?
2- "ÇARŞAMBA TARİHÎ GÖĞCELİ/GÖKÇELİ CAMİÎ'Nİ KİM YAPTIRDI?
3-RAHDIVAN NE DEMEK?
4-ÇARŞAMBA'DA DA "AMAZONLAR" YAŞAMIŞ MİYDI?
5-"ATATÜRK'ÜN ÇARŞAMBA'YA GELİŞİ"
6-"ARIM DÜZÜ KÖYLERİ TARİHİ" ve "NÜFUSLARI-NÜFUS HAREKETLERİ";"SOY-SOPLARI"
7-"ARIM DÜZÜNDE HAYAT"-Ekonomik Şartlar-Yok Edilen Ormanlar-Sosyal Hayatları-
8-ÇARŞAMBA'DA "ETNOSPOR-AT YARIŞLARI ve GÜREŞ" ve "ÇARŞAMBALI GÜREŞÇİLERİMİZ"-"GÜREŞÇİ KÖYLER"IMIZ
9-ÇARŞAMBA'DA ÇERKEZLER-ÇARŞAMBALI ÇERKEZLER/ÇERKEZ ÇARŞAMBALILAR-Sıtma Hastalığından Yok Olan Çerkezler-Kefenleri "Amerikan Bezi" Olan Çerkezler-
10- TERMELİ ÇERKEZLER/ ÇERKEZ TERMELİLER
11-"TERME 'CİNÎ BAĞDAT TEKKESİ" 'GERÇEĞİ'
12-"ARIM DÜZÜNDE" 'TEKKELER'-'CİNCİ HOCALAR'
13-"KÖY MUHTARLARININ 'KARAR DEFTERLERİ-1933-1976)"
14-"ARIM DÜZÜNDE" 'TÜRK TÖRESİ'-Hâlen Yaşayan Türk Töresi ve Yok Olan Türk Töresi-
15-"ÇARŞAMBA AĞZI"-"ÇARŞAMBA TÜRKÇESİ"-"ÇARŞAMBACA" ve MİSALLERİ
16-"ÇARŞAMBA'YA AİT DEYİMLER"
17- "ÇARŞAMBA AĞZI"-"ÇARŞAMBA TÜRKÇESİ"-"ÇARŞAMBACA" SÖZLÜK
18-ÇARŞAMBA'DA "DÜĞÜN MERASİMLERİ"
19-"ÇARŞAMBA TARİH ve KÜLTÜR MÜZESİ" HASRETİ ÜZERİNE MAKALELER
20-VE BİR TÜRK ANÂNESİ-BİR TÜRK GELENEĞİ-BİR TÜRK TÖRESİ:"ÇINAR AĞACI" DİKMEK
"ÇARŞAMBA'DA 'AMAZONLAR' YAŞAMIŞ MIYDI?
Hasan TOPUZ'un,"Arım Düzünde Zaman" isimli eserindeki;"M.Ö. 8.yy'da yörede Amazonların yaşadığı rivayet edilmektedir.Ancak bunların İskit kadınları olma ihtimali daha yüksektir."(s.24) izahatları, nazarımızda,"büyük gaf" diye değerlendirilmiştir.
Bir araştırma yazımızda,"Amazonculuğa Âlet Olan" "milliyetçi","mukaddesatçı " "düşünce adamları"ndan dem vurmuştum.
O ilgili araştırma yazımda,"Ali KAYIKÇI"ların da, "Samsun Milliyetçi Camia"dan; "tarihçi" Prof. TELLİOĞLU'ların da,"Amazonizm İdeolojisi"ne âlet olduklarını ortaya koymuştum.
Yukarıda zikredilen izahatlar; yani "Çarşamba'da Amazonların yaşadığı rivayeti" ve "İskit kadınları olma ihtimali" 'tez'ini; bir zamanlar Prof. TELLİOĞLU'nun da dillendirdiği bir 'tez' idi.
Bu "Amazonizm İdeolojisi" mes'elesinde, rahmetli Şemseddin SAMİ gibi "Türkçüler/Milliyetçiler" de, "Heredot"ların ve "Yunan Mitolojisi"nin tesirinden kurtulamayarak; bazı eserlerinde, "Amazonlar"dan dem vurmuşlardır.
Doğrusu,TOPUZ'un da, bilhassa Prof. TELLİOĞLU'nun "eski tez"ini üzerinden silkip atamamış olmasını yadırgadım.
Bu kertede şahsıma da suâl tevcih edebilirsiniz?:
"- Siz de, daha geçen aylarda,Termeli İlahiyatçı-Edebiyatçı-Yazar Baha Rahmi ÖZEN'in "Amazonika" isimli kitabını, "Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik olmadan, dirlik olmaz" isimli mahallî gazetenizde yayınlamıştınız. Hem de geniş bir şekilde..
Siz,"Amazonculuğa Âlet Olmadınız mı?"
Cevabım:
"- Bugün, kapanmış olan Terme Basın Tarihi'nin en seviyeli neşriyatı olan "Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik olmadan, dirlik olmaz" isimli dergivâri mahallî gazetemin "Yıl:1 Sayı:9-10-11 15 Eylül 2001" tarihli sayısında, hem de "Sürmanşet"ten;"İşte "Amazon Gerçeği"..."Anadolu Mytosu"-"Amazonika" ismi ile ekseriyetini yayınlamıştım.
"Editör"den kısmında;"Yaşadığımız Topraklara Sahiplenebilmek" başlıklı "Editör Yazım"da;"...Şu "Amazon Gerçeği"nin,'adam gibi' ortaya konulmasından yana tavrımız"dan dem vurmuş ve şöyle demiştik:
"-Amma tabi bazıları gibi;"Amazonlara sahip çıkmak bir vatanseverliktir; tarihî mirasımıza sahip çıkmaktır" sokak mantığına da asla sahip değiliz.Böyle düşünenlere lütfen soruyorum:'Milattan 2 bin yıl öncesi bir tarihî dönemden, hiçbir tarihî kalıntı bile bulunamamış, kalmamış..."Turizm aşkı"na, kendi kültür kodlarımızı da es geçemeyiz, geçmemeliyiz, diyorum."(Tashih hataları giderilmiş şekilde.), diye yazmışım.
Kaldı ki; böyle bir "niyet" ve "düşünce"mize, ne derece "Amazonizm İdeolojisi" ne "Âlet Olduğum" söylenebilinir ki?
Kaldı ki; sonraki senelerde, âdeta "Amazonizm İdeolojisi"nin İçyüzü" nü ortaya koyan bir "kitabım" da var, diyebilirim...
"ARIM DÜZÜNDE ZAMAN"DA TERME

TOPUZ'un "Arım Düzünde Zaman" isimli "tarihî-kültürel-araştıma" ağırlıklı eserinde;"Terme"mizi de yakından alakadar eden kısımları var.
"Çarşamba Türk Beledi" nasıl diyorsak;'Terme Türk Beledi" diyebileceğimiz kısımlar da var.
TERME "CİNİ BAĞDAT TEKKESİ"
Meğerse; muhkem ve muhterem "Kalemli Şahsiyet" Hasan TOPUZ da, "2007 yılında,Terme 'Cini Bağdat Tekkesi"ni "araştır"mış ve "çeşitli gazeteler" de de yaptığı "Araştırmaları Yayınlamış..."(s.213)
Ve Terme'mizde ki, belki de "Terme Beledi"mizin "manevî sahibi" "CİNİ BAĞDAT TEKKESİ GERÇEĞİ"ni, şöyle yazmış:
"-Çarşamba ve Terme çevresinde çok tanınmış bir tekkedir.
Ben de, çocukluğumda o tekkeye gittim.
Arım düzüne iki saat uzaklıkta idi.
Traktörler gittik.
Koyun götürdük.Koyunu kesip birlikte yedik.
Tekkenin bahçesinde namaz kıldık.
Uykuya yattık.
Çocukluğumdan hatırladığım bu kadar.
"Akıl hastaları" olanları bu tekkeye götürürlerdi.
Halk arasında şöyle bir deyim vardı:
"-Sen 'deli' olmuşsun; seni 'Cini Bağdat'a götürelim." denirdi.
Selçuklu soyundan yani KINIK boyundan Kubatoğlu Cüneyd Beğ; Ladik, Havza dolaylarında bir beylik kuruyor.
Selçuklu Devleti zayıflayınca, Kubat oğlu Beyliği genişliyor ve Samsun şehrini hristiyanlardan alarak, oraya yerleşiyor.
Kubatoğullarının "Başkenti" Samsun oluyor.
1402 Ankara Savaşı'nda yenilen Osmanlı Devleti, daha sonra, Sultan Mehmet ÇELEBİ tarafından, yeniden güçlendiriliyor.
Samsun'u terketmesi için Cüneyd Beğ'e haber salıyor.
Cüneyd Beğ teslim olmuyor,savaşıyor.
Osmanlı Devleti, Amasya Valisi Hörgüç Paşa'yı, Cüneyd Beğ'in üzerine gönderiyor.
Cüneyd Beğ yenilerek; aşireti ile birlikte, bugün ki Terme'nin köyleri(mahalleleri) olan,"Dibekli-Oğuzlu Köylerine(mahallelerine) çekiliyor.
Çünkü o köy(mahalle) halkı da,KINIK boyundandır.
Hörgüç Paşa, Cüneyd Beğ'i takip ediyor.
Ve Dibekli Köyü-bugünkü söylenişi ile Dibekli Mahallesi-çevresinde savaşıyorlar.(1417)
Cüneyd Beğ yeniliyor.Fakat teslim olmuyor.Cenk meydanında can veriyor.
Kolları bir yanda, vücudu bir yanda defnediliyor.
Mezar aynen duruyor.
"Kınık Aşireti"nden olan halk; Cüneyd Beğ'ı,"kutsal bir ermiş" olarak kabul ediyor.
İşte (Terme) "Cini Bağdat Tekkesi"nin "gerçeği" bu şekilde."(s.213-214)
"TERME ÇERKEZLERİ/ÇERKEZ TERMELİLER"
Yine "Arım Düzünde Zaman" isimli kitapta,"Terme"mizle alakalı mevzûlardan biri de;"1864 'Büyük Kafkasya Göçü" sonrası,"Terme"mizin, bugünkü "Sancaklı Mahallesi" ile "Emiryusuf Mahallesi"ne iskan edilmiş ve günümüzde,Terme'mizin "demografik yapısı"nı da meydana getiren;"Kızıl Moskof" mağduru,"Termeli Çerkezler/Çerkez Termeliler" mevzûsu...(s.208, s.210)
"20 Bin Çerkezin, zikredilen günümüzdeki söylenişi ile "mahalle"lerdeki "Çerkezlere ne oldu? Onca 'Çerkez Nüfus", nereye kayboldu?", diye suâl eylediğimizde;"kefenleri ,"Amerikan Bezi" olmuş(s.209) "Çerkezler"in, ekseriyetinin;"Sıtma Hastalığı"ndan "şehid" olduklarını da öğreniyoruz.(s.210)
Hele de "Arım Düzü"nün "25 Köyü"ne,"25 Mahallesi" ne,"1864"den sonra eklenen ve "Arım Düzü'nün 'Eğitim Seviyesı En Yüksek "Köy"ü/"Mahallesi;"Kızılot Köyü/Kızılot Mahalkesi"ne iskan edilen "Çarşamba Çerkezleri/Çerkez Çarşambalılar"ın ekseriyeti de,"sıtma hastalığı" sebebiyle "şehid" olmuşlar...(s.210)
"TÜRK GELENEĞİ:'ÇINAR AĞACI' DİKMEK
"Arım Düzünde Zaman-Tarihî-Kültürel-Araştırma" isimli kitabın "ön kapak resmi"nde,"Çınar Ağacı" var.
Halk dilinde,'Dışbudak Ağacı...'
"Kavlan Ağacı..."
"TOPUZCA" dersek;"Kocakavak Ağacı..."
"Sekizyüz yıllık-bin yıllık" ağaç..."(s.40, s.48)
"Meşhur "Kavlağan Ağacı..."
"Tamda 'Kızılot' sınırında..."(s.54)
Suâl:
"-Niye "Çınar Ağacı?"
Cevap:"- 'Çınar Ağacı" dikmek; tamamiyle bir "Türk Anânesi", bir "Türk Geleneği", bir "Türk Töresi" uygulaması...
"Beldelere","diyârlara","vatan sathı"na "Çınar Ağaçları" mı dikilmiştir;"Asırlık Çınar Ağaçları" mı vardır;"Çınar Ağaçları"ndan meydana gelen "Anıt Ağaçlar" mı vardır; muhakkak,"o belde","o diyar"lar,"o satıhlar"; "Türk Beldesi"dir;"Türk Diyârı"dır;"Türk Vatanı"dır.
Çünkü;"ağaçlar içinde en uzun ömürlü olan ağaç;"Çınar Ağacı"dır.
"Asırlar ötesi"ni,"Çağlar ötesi"ni düşünen bir millet de olan "Türk Milleti","ecdadımız" iskan ettiği " beled"lere,"Çınar Ağa2cları da Dikerek","âdeta "mührü"nü de vurmuştur.
İşte;"Terme İlçemiz"in de,"Terme Toprağı"mızın da,"Horasan Alperenleri Toprağı","Türk Toprağı" olduğunu da ispatlayan; birden fazla sayıdaki,"Çınar Ağaçlar"ımızdan meydana gelen "Anıt Ağaçlar"ımızdır.
"Terme Tarihî Pazar Camiî Avlusu"ndaki "Çınar Ağacı"mızda, bu "Anıt Ağaçlar"ımızdan biridir.
NETİCE-İ KELAM
Artık "Anadolu Çoçukları"da, öz be öz, halis muhlis "Türk Çocukları" da,doğup büyüdüğü toprakları, "ecnebîleri gececeğim; ecnebî lerden öğrenmeyeceğim; tanıyacağım ve tanıtacağım; şuurlu sevdireceğim" 'niyet' ve "düşüncesi" ile bütün vatan sathında, çok sayıdaki eserlere, kitaplara da imzalalarını atmaktalar da.
"Rağmenlere rağmen..."
Rabbim sayılarımızı çoğaltsın.(Âmin)
Terme,20 Kasım 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
.Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Notlar:

(*):Hasan TOPUZ,"Arım Düzünde Zaman-Tarihî-Kültürel-Araştırma",Başım Tarihi: Nisan 2019,Birlik Ofset Matbaacılık, Çarşamba,İletişim: hasantopuz55@hotmail.com
(1):TOPUZ, adı geçen eseri, s.10

16 Kasım 2019 Cumartesi

SAMSUN-SALIPAZARI GÜRCÜLERİ

SAMSUN-SALIPAZARI'NDAKİ 'ACARİSTALILAR','ABHAZYALILAR','GÜRCÜLER..."

SAMSUN-SALIPAZARI'NDAKİ,
 "ACARLAR" ve "ABHAZYALILAR","
GÜRCÜLER..."

SAMSUN-SALIPAZARI GÜRCÜLERİ/GÜRCÜ SALIPAZARLILAR



"1789 Fransız İhtilâli" ile "Küre-i Arz"da, "Dünya Küresi"ndeki "Tarih Tekerleği" de, "kırılarak", çok 'farklı dönemeç'te, 'dönmeye' başladı.

"Tarihin seyri","tarihin akışı" değişti.

"Kökleri ve dalları dışarda","ecnebî/yabancı mahreçlı ideoloji" meftûnu "Türkiye'mizinTürkiyelileri","İslamcıları","Siyasal İslamcıları","Müslümancıları", başka bir târif ile "Abdestli Kapitalistleri"; hattâ "Yeşil Kemalistleri",'Yeşil Atatürkçüleri",  bu "tarihin seyri"ni,'tarihin akışı"nı , "Yaşayan Türkçe" zaviyesinden çok hâtâlı bir târif ile "Ulus Devletler Çağı" diye isimlendirseler de, yaşanılan, "ilmel yakîn" zaviyesinden de, "Tarih İlmî Penceresi"nden de,"Milliyetler Asrı","Milliyetçilikler Yüzyılı" idi.

"Çok dil'li, çok din'li, çok ırk'lı","İmparatorluklar Yüzyılı" sona eriyor;'her millet kendi milletinin devletini kurma telaşına kapılarak;"Millî Devletler Yüzyılı" na doğru gidiliyordu.

Böyle bir "tarih tekerleğinin dönüş vetiresi"nde de, "Millî Kimlik Araştırmaları", yahut "ecnebî zihniyetliler"ce dersek;"Etnik Kimlik Araştırmaları" da  'sökün' etmeye ve ehemmiyet kazanmaya da başlamıştı.

"Kızıl Moskof Rusya" da bile "Türkoloji Enstitüleri" açılmıştı.

Hatırlarsanız,"Millî Devlet"ımiz,"Üniter Devlet"ımız "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"mizde,"17 sene ago","17 sene evvel", mevcut ve "hegemonik siyasî zihniyetce",;"Türkiye'mizde 40 etnik grup var.Kürtler, Lazlar;Çerkesler vesaire..."Türk" de neymiş; "T.C." de ne oluyormuş" denilerek; "Hükûmet"ce,"Devlet"ce "Etnik Kimlik Araştırmaları" 'ötesi',"Millî Birlik ve Bütünlüğümüzü Bozucu",'Uygulamalara" da yönelinmişti.

Öyle ki;"-Bizler,'resmî' olarak "Kürtçe","Zazaki","Kirmançi","Osmanlıca","Lazuri"ce, hattâ "Gürcü"ce "Dil/Lisân Kursları" açıyoruz da, "millet"ten beklenen rağbeti niye göremiyoruz?", diye de,"hayretlerde, gümanlarda" kaldılar...

Âdeta "Son Türk Devleti"miz;"Türkiye Cumhuriyeti Devleti"miz içinden;'40 Devlet" çıkartma "niyet" ve "gaye"sinde idiler...


Halbuki,"Haçlı-Masonik Zerdüşt Zihniyetli" "HDP"liler bile "seçim çalışmaları"nı "Kürtçe" yapamıyorlardı.

Mevcut ve "hegemonik siyasî güç" yapısındaki,"Kürt Milletvekilleri","Kürt Bakanlar" bile 'Kürtçe" bilmiyorlardı.

" Özgün Müzik Başbuğu";"Şark'ın Ahmet KAYA"ları bile "Kürtçe" bilmiyorlardı.

Hattâ "Artin Agopyan", nam-ı diğer "Apo: bile "Kürtçe" bilmiyordu.

Çünkü, ya anneleri "Türk"dü; ya da babaları...

"-Bizler, o kadar gayret ediyoruz da, bu "Kürtler", niye "ayrı devlet" kurmak istemiyorlar" diyen "BEŞİKÇİ İsmail"ler gibi "kriz"ler de yaşıyorlardı.

Halbuki, biz topyekûn " Türk Milleti" idik.

"Tabu Senedi"miz, "Lozan"da bile "Kürtler" 'azınlık' değildi.

"Müslüman"  olan nasıl "azınlık" olsun du ki?!

"Hepimiz Anadolu Kilimi" idik ve "Anadolu Kilimi"nde, "40 Motifimiz" de vardı.

"Kız alıp, kız vermiş.Bütünleşmiştik de..."

Benim bile "avradım" 'Laz"; bir "yengem" 'Gürcü", ben ise "Halis Muhlis Türk" idim.

Böyle olduğu halde,"Andımız" ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene"sözü , mevcut "hegemonik siyasî güç"ce 'kaldırıldı", âdeta "memnu" edildi,'yasak'landı.

SAMSUN-SALIPAZARI' DAKİ "ACARLAR","ABHAZYALILAR","GÜRCÜLER..."


Yukarıdaki izahatları,"niyet" ve "gaye"min "net" bir şekilde anlaşılması için yaptım.

"1970'lerde,"Terme Şehri"mizin,"Terme İlçe'"mizin Bakacak gibi, Bereket gibi, Bolas gibi, Suluca gibi "köyleri"nden ve "Çarşamba İlçesi"nin bazı "köyleri"nden "kopartılarak" meydana getirilmiş bir 'ilçe'miz Salıpazarı...

Bu sebeple de,"Terme'nin Yavrusu; Çarşamba'nın Yavrusu:Salıpazarı" diye de târif edilir.

"İlk ismi" de "Bereket" olan Salıpazarı ilçemizdeki" Kaya Mezarları", "Garpu Kal'ası';çok sayıdaki "Ahşap/Tahta Camıî"leri ile hattâ günümüzde de kullanılan;çok sayıdaki "Ahşap/Tahta Evleri" ile "Ön Türkler" e kadar uzanan tarihi ile esasında, tamamiyle bir "Türk Yurdu","Türk Vatanı";"Türk Beledi..."

"Samsun-Salıpazarı Alevîleri"(1) gibi "Samsun-Salıpazarı Gürcülerı/Gürcü Salıpazarlılar" da,"Türk Beledi Salıpazarı"na, sonradan; "Kızıl Moskof Zulmü" ile yaşanılan "Kafkasya'dan Anadolu'ta Göç Olayları"  ile " Gürcistan'ın Acar Özerk Bölgesi ve yine günümüzdeki "Gürcistan'ın Abhazya Havzası"ndan gelmişler.

Samsun-Salıpazarı'ndaki Acaristanlılar; Acarlar, Abhazyalılar yani günümüzde de yaşayan 'Salıpazarı Gürcüleri/Gürcü Salıpazarlılar" hakkındaki en ehemmmiyetli "İlmî Kaynak Kitap" ise '56 sayfalık' "Gürcü Köyleri"(2) isimli kitap.

"1893'ler"de, "Devlet-i Âliyye Osmaniye/Âli Osmanlı Devleti"miz zamanında, önce "Tarik Gazetesi"nde 'tefrika' edilmiş; sonra da "kitap" laştırılmış.

" 100 Yıl Önce Türkiye'de 'Gürcü Köyleri'"(3) isimli "Gürcü Köyleri" 'kitabının yayınını da hazırlayanın yazısı"ndan da öğreniyoruz ki; "Salıpazarı Gürcüleri/Gürcü Salıpazarlılar"; günümüzde; ekseriyeti ile "Muslubey Mahallesi" ile "Tepealtı Mahallesi'ne yerleşmişler.


Yine başka bir "kaynak"(4)tan da öğreniyoruz ki; günümüzde, Salıpazarı İlçemizde ki "Acarlar";"Abhazyalılar", hattâ "Batumlular"; hülasa "Gürcüler"; "Yenidoğan Mahallesi"ni;"Yukarı Kestane Pınarı Mahallesi"ni;"Kuşcığaz Mahallesi"ni de meydana getirmekteler...

"Salıpazarı'nın Demografik Yapısı"nda ise "Salıpazarı Alevîleri" gibi fazla "nüfus" a sahip olamasalarda; yine de toplamda "1000(Bin)"leri bulan bir "nüfus"a sahip olduklarını-yerleşmiş nüfus- ifâde edebiliriz.

"SALIPAZARI BATUM-ACARA SOSYAL YARDIMLAŞMA ve DAYANIŞMA DERNEĞİ"

"Kağıt üzeri"nde olmayan ve "2000'li seneler"de kurulmuş;"tüzel kişilikli/hükmî şahsiyetli" bir "Dernek:" "Salıpazarı Batum-Acara Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği"


"Millî Bütünlüğümüz"den yana olduğu anlaşılan "Dernek Yöneticileri";hem "Türkiye'mizde ki Gürcüler"in; hem de "Salıpazarı'ndaki Gürcüler"in mes'elelerine alaka ve çare bulma,"dışa açık" "halka açık" bir şekilde; zaman zaman biraraya da gelerek, faaliyetler yapma gayretinde olduklarını da ifâde edebiliriz.

ELHASIL:

"Türkiye'mizde ki Gürcüler"le ilgili; "Sinop Gürcüleri","İstanbul Gürcüleri"gibi isimler ile de diyebileceğimiz şekilde,kitaplar da yazılmış.

Rahmetli Peder;"Ünye'den Terme'ye Geliş Sergüzeştisi"ni anlatırken: senelerce çalıştığı halde parasını vermeyen "Ünye Gürcüleri"nden kaçarken; ellerinde kama bıçakları da olan ,çalıştığı  "Ünye Gürcüleri"ne ,ormanda yakalandığını; aralarında "Gürcüce" konuşmalarından-Gürcüce bilmediğini farzederek- konuşurken;"-Şu çocuğu korkutalım", dediklerini söylerdi .

Benim 'avradım laz" olduğu hâlde,tamamiyle "şifa deposu" olan "Gürcü Pancarı Yemeği'ni de, öyle güzel yapar ki.

Terme ilçemizde,halk arasında,'şaka ile de olsa";"Gürcüler den Evliyâ olmaz derler..."


Halbuki;"Terme İlçemiz"de,'Gürcüler Mahallesi" diye bilinen "Çay Mahallesi"nde,"ehl-i tarik" çok "Gürcüler" ;nâmı "Evliyâ"ya çıkmış "Gürcüler" var;'9 Gürcü Gardaş"tan biri de olan rahmetli "Resul ŞAHİN" gibi, 'Ülkücü Şehid Gürcüler" de var

"40 Etnik Kimliği" ile de;"Anadolu Kilimi"nce de;"Büyük Türk Devleti" miz ve " Büyük Türk Milleti"miz;"Üstte Gök" 'Çökünce'ye;"Altta yer delininceye' kadar;"Büyük Kıyamet" e kadar yaşasın...(Âmin)

İnşaallah .

Terme;17 Kasım 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:
(1): İsmet GÜLTEKİN,"Samsun Salıpazarı Alevîleri",mefkûre adamları.blogspot.com,5 Mayıs 2019
(2):İsmetzade Doktor Mehmet ÂRİF,"Gürcü Köyleri",Hazırlayan:Fahrettin ÇİLOĞLU,Sinatle Yayınları,2002,İstanbul ve "Fahrettin ÇİLOĞLU,'Çarşamba 1893";Turgut ÇEVİKER,"Çarşamba Kitabı",1992(İçinde)
(3): Fahrettin ÇİLOĞLU,"100 Yıl Önce Türkiye'de 'Gürcü Köyleri',Tarih ve Toplum Dergisi, Haziran 1992;sonra.102,www.circassioncenter.com
(4):www.gidiyor.org.tr/kaydecan...,15 Kasım 2019

13 Kasım 2019 Çarşamba

CEVİZLİ MACUN, CEVİZLİ MACUN HELVA veya PERŞEMBE HELVASI

CEVİZLİ MACUN, CEVİZLİ MACUN HELVA
veya
PERŞEMBE HELVASI


“İklimler değişti…”

Son senelerde en fazla duyduğumuz cümlelerden biri.

Mütehassızlar bile ‘Türkiye’miz Umumiyeti’nde ve ‘Karadeniz Bölgemiz’de de, görülen “mevsim sayıları”nın, “üçe”, hattâ neredeyse “ikiye” düşeceğini de ifâde ediyorlar.

Son günlerde, neredeyse “Kış Mevsimi”ne ramak kalırken bile, âdeta “Pastırma Sıcakları”nı yaşıyoruz.

Hele, bu sene, “-İşte, Haziran 2020 geldi”, dediğim çok sayıda oldu.

CEVİZLİ MACUN


Geçenlerde, “Anıt Ağaçlar”ın, “Abide Ağaçlar”ın ‘yaşları nasıl tesbit ediliyor?”, diye ‘ders esnası’nda meraklandım.

Öğrencime, bu mevzûda bildiğim ve hepimizin de bildiği;”kesilen ağacın kütüğünde meydana gelen her bir halka, o ağacın yaşını da verir” malumatını paylaştım.

Ya “kesilmemiş ağaçların yaşı”nı ise ‘nasıl tesbit edecektik?’

Üstelik, havasını teneffüs ettiğimiz, suyunu içtiğimiz ve ekmeğini de yediğimiz “Horasan Alperenleri Toprağı Terme”mizdeki, ‘gecikmeli restorasyonu” devam eden “Terme Tarihî Pazar Camiî” avlusundaki “Koca Çınar”ın gölgesi altında oturamayalı da, neredeyse seneler oldu.

“350 Yaşındaki Anıt Ağaçı”mız…

Aradan bir “on sene” geçtiğini kabul edersek, 2019’da, 360 yaşındaki ‘Terme Anıt Ağaç”ımız, “Terme Çınar Ağaç”ımız…

“Yaşını nasıl tesbit etmişlerdi?”

Meşhur “arama motoru” ‘google’ya yazdığımızda, “devâsa malumatlar”la karşılaştım.

“Ağaçların yaşlarını tesbit etmek” bile, yine “Amerikalılar” tarafından, bir “ilim disiplini” olarak da isimlendirilmiş:”Dendrokronoloji..”

Sadece “kesilmemiş ağacın yaşını tesbit ilmi” değil; yaşadığı tesirler de, bütün ayrıntılarına kadar inceleyen bir “ilim disiplini…”

“Artım Burgusu Metodu” vesaire..

Şunu demeye getirmeye gayret ediyorum: “Doğduğumuz topraklar”ın her güzelliğine, elin “Amerikalısı”ndan daha şuurlu alaka ve yakînlik gösterebilmek elzem…


Hem de “ayrıntısının ayrıntısının ayrıntısına kadar…”

En azından; “karanlığa küfredeceğine, bir mum da sen yak” misali, ‘bir yerden başlamak’ da ehemmiyetli.

Ve kezâlik, hepimiz çocukluğumuzda ve yetişkin olduğumuz hâlde, hâlen bile, “Pazar yerleri”nde, ‘alışveriş yerleri araları”nda, bir tabla üzerinde satılan “cevizli macun”lardan yemişizdir.

Hele, “macun” deyince, şahsen aklıma, kış mevsiminde, tahta camlı pencereli evimizin, cam kenarlarını, soğuk geçmesin diye, kahverenkli ‘cam macunları’ ile de kapladığımız günler de aklıma geliyor.

Velâkin, “Kış Mevsimi”ne sayılı günler kaldığı, bu günlerde, “Çarşamba”mızın “Çarşamba günü kurulan Pazar yeri”nin birinde, satış mağazaları önünde, “cevizli macun” satandan, iki Türk Liraya, bir dilim “cevizli macun” alıp yedim.


Bazen de, “cevizli macun yeme geleneğimi”, “Şehr-i Terme”mizde de sürdürdüğümü de hatırlıyorum.

Velâkin, “cevizli macun”un ‘ayrıntıları’nı öğrenmeye gayret ettiğimde ise,-elbette ki teknolojik kolaylıklar-, şaşırtıcı malumatlarla,şaşırtıcı bilgilerle de karşılaştım.

Öyle, sadece bir “cevizli macun” değilmiş yediğimiz.

Medeniyetimizin, ‘yöre kültürümüz”ün ehemmiyetli “mutfak ürünü”, “tatlı ürünü” imiş ve sıhhatimize de çok faydaları varmış.

CEVİZLİ MACUN HELVA-PERŞEMBE HELVASI

Sizler de, hem çocukluğunuzda, hem de günümüzde, “Kış Mevsimi”nde çokca tüketilen “cevizli macun”lardan, “cevizli macun helva”lardan, daha doğru bir târif ile de “Perşembe Helvası”ndan yemişsinizdir, yiyorsunuzdur.

“Manisa’nın Mesir Macunu, Osmanlı Macunu neyse, bilhassa Ordu ve Samsun yöresinin “Cevizli Macunu”, “Cevizli Macun Helvası” da odur”, deniliyor.


Bir asra aşan süredir “tatlı ürünü” olarak tüketilen bu macunun “Patenti” ise Ordu vilâyeti Perşembe ilçesine ait olduğundan; “Perşembe Helvası” olarak da biliniyor.

“Şehr-i Terme”mizde, “Hapanaltı Pazar Yeri”nde, belki de bir camcı dükkanın önünde, “Pazartesi ve Cuma Günleri”; “Çarşamba” da ise “Çarşamba günleri bazı işyeri önleri”nde, bir masa üzerinde, “Cevizli Macun”, “Cevizli Macun Helva”, “Perşembe Helvası” ‘tatlsı’ satıcısı ile önümüzdeki “Pazar Yeri Günleri”nde, çokca karşılaşacaksınız…

CEVİZLİ MACUN HELVA-PERŞEMBE HELVASI ve SIHHATE FAYDALARI

Evlerde, elde , şeker-ceviz-çöven kökü gibi malzemelerden, üç saate yakın sürede yapılan, soğutulan “cevizli macun helva”nın, “Perşembe helvası”nın sıhhatimize, sağlığımıza faydaları:

1-   İnsanı tok tutar.
2-   Yiyen üşümez. Vücudu sıcak tutar.
3-   Mide rahatsızlıklarına birebir.
4-   Karaciğer dostu.
5-   Çöven-Meyan kökü, astıma da iyi gelir.
6-   Enfeksiyon hastalıklarına şifa.
7-   Kalp-damar hastalıklarına şifa.
8-   Bebek emziren annelere, sporculara, büyük enerji deposu.(*)


ELHASIL:

“Kış Mevsimi”nin yaklaştığı günlerde, “Kış Mevsimi”nde, hattâ esasında “her mevsimde”, “Yaz Mevsimi”nde bile, şehirlerin “Alışveriş Günleri”nde, “Pazaryeri Günleri”nde, ‘kapalı mekânlar’da değil; “işyeri önleri”nde, “dört ayaklı”lar üzerinde satılan “cevizli macun”ların;”cevizli macun helvalar”ın ‘anavatanı” ise Ordu-Perşembe…

Bu sebeple, “Perşembe Helvası” da deniliyor…

“Tatlı” tüketiminde, kahvaltılarda tüketiliyor…

Ekseriyetle atadan-babadan  münasebeti ile öğrenilen ve evlerde yapılan “cevizli macun helvaları”, “Perşembe Helvaları”nı yapanların sayısı da azaldığı ifade ediliyor..

Bilhassa “Kış Mevsimi”nde, “Üşüyorum” yerine “Üşümüyorum” demek için de, çokca “Cevizli Macun Helva”lar, “Perşembe Helvaları” tüketmeliyiz de…

Terme,13 Kasım 2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Not:


(*): “Kışın Vücudu Sıcak Tutuyor”, haberler.com,10.01.2017

12 Kasım 2019 Salı

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN, 81. VEFÂT YILDÖNÜMÜNDE ÖĞRENDİKLERİMİZ

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN, 81.  VEFÂT YILDÖNÜMÜNDE, ÖĞRENDİKLERİMİZ


1-"Kemalizm 'Türk'ün Dini" diye hatırlatıldı.Çok sayıda "Atatürkçülük" mefhumu kullanıldı.
Fakat "Gülenizm'in Kimin Dini?" olduğu yazılamadı.
Ne kabaca "solcular"ın; ne de kabaca "sağcılar"ın,"Kemalizm ile İmtihanları", hiç mi hiç hatırlatılamadı.
Halbuki, daha iki-üç ay evvelinden,"Derin Tarih Dergisi Zihniyeti",hem de 'kapak konu' olarak;"Solcuların Kemalizm ile İmtihanı"nı ve "Milliyetçilerin Kemalizm ile İmtihanı"nı, âdeta "masaya yatırmış"tı.
Âdeta "İslamcılığın Kemalizm ile İmtihanı"nı da,yine 'kapak konu' olarak,"masaya yatırmaya" ramak kalmıştı.
"Kökü dışarda,İngiltere'de; Fransa'da,Rusya'da; dalları ise Mısır'da, İran'da,Pakistan'da" olan "Türkiye'mizin İslamcıları"nın "Kemalizm Boyası" ile de "boyanmaları" ve "Yeşil Kemalistler" sıfatını da almaları...
Belki de seneler oldu.
Rahmetli Tarihçimiz Yılmaz ÖZTUNA'nın da ifâde ettiği üzre;"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin Kuruluş İdeolojisi,"Kemalizm" değil;"İslâm ile de meczolmuş","Batı tipi milliyetçilikler"den yani "Nasyonalizm" den çok farklı "Türk Milliyetçiliği İdeolojisi"dir ve "18 Sene boyunca da "Resmî İdeoloji"miz" de olmuştur.
Ve "3 MAYIS 1944"lerden sonra da, ikinci defa,"12 Eylül Mahkemeleri"nde,"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin 'Kurucu/Resmî İdeolojisi',"Türk Milliyetçiliği İdeolojisi" de "Yargılanmıştır..."
Her varyasyondaki "Türk Milliyetçileri"nin,"Ülkücü Alperenler"in "Atatürk Muhabbeti"nin ise ; ne "Kemalizm" ile ne de "Atatürkçülük" ile bir alakası yoktur.
"12 Eylül Mahkemeleri"nde,"Hakim"in;"- Ülkücülük nedir?" suâlini, rahmetli "Ülkücü Alperen Şehid Muhsin Başkan"lar, şöyle cevaplandırmıştı:
"-Ülkücülük, Alllah'ın ve Rasulullah'ın dini İslamiyete hizmet etmek demektir.Hz. Muhammed(s.a.v.) Efendimiz ise 'En Büyük Ülkücü"dür..."
Maateessüf ki, benim gibiler bile "Kemalizm Realitesi"ni, "Kemalizm Hakikati"ni,"Kemalizm Vakıası"nı ve "Atatürkçülük Olgusu"nu, bazı "İslamî Cemaatler"den öğrendik, anladık, kavradık...
2-"Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve Masonluk Mes'elesi" ise sahih-doğru bir şekilde,"Dr.Arslan"lar tarafından hatırlatıldı.
Bütün "Mason Locaları"nı kapattığı dile getirildi.
Hattâ "Gerçek Hayat Dergisi"nce de, haftalar öncesindeki "kapak konulu" sayılarında da,"Mason İsmet İNÖNÜ" tarafından, rahmetli' Atatürk'ün vefâtı'ndan sonra "Mason Locaları" nın yeniden açıldığı; hattâ rahmetli 'Atatürk'ün,âdeta "Masonlar tarafından nasıl zehirlenerek şehid" edildiği de, dillendirilmişti.
3- Rahmetli "Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Cenaze Merasimi, Cenaze Namazı ve Naaşı nın Ankara'ya Nakledilişi" Mes'elesi:
Bu mezkûr/zikredilen mes'ele de,"Sinan MEYDAN" ve "Erhan AFYONCU" isimli tarihçilerimizce,"nesnel/objektif" bir şekilde izah edildi.
Nasıl vefâtının 81. yıldönümünde, âdeta 81 milyonluk Türkiye nüfusu,"Türk'ün Atası","Atatürk" e tazimde bulundu ise, "10 Kasım 1938" ve akabindeki tarihlerde de büyük nisbetli tazimde bulunmuştu.
"Cenaze Merasimi" ile alakalı "ilk defa yayınlanan fotoğraflar" da oldu.
Çok dikkatli, müdakkik 'ayn'larla, yayınlanan fotoğraflara baktım fakat rahmetli "Başbuğ Türkeş" ile rahmetli "Şairler Sultanı","Büyük Doğu Mefkûresi'nin Lideri" Necip Fazıl KISAKÜREK'in alakalı fotoğraflarını göremedim.
Biliyorsunuz; belki de "Put Adam" kitabını nakısca 'gündem"e getiren "zihniyetliler" gibi bilmiyorsunuz; rahmetli KISAKÜREK, rahmetli ATATÜRK'ün "Cenaze merasimi"ne katıldıktan sonra, bir de "Başbuğ Atatürk"ü methedici yazı da yazmıştı.
4-Rahmetli "Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK"ü yâd edici "Mevlid-i Şerif"ler:
Bu sene, "Mevlid-i Nebevî Haftası" ile "Atatürk Haftası", âdeta örtüştü.
Bazı "Belediye Başkanları"nca, "vatan sathı"ndaki yaklaşık yirmi Camiî''de, "Atatürk adına, Mevlid-i Şerifler" okutuldu.
Hattâ bazı "siyasîler"ce de, "Trabzon Akçaabat Şehidler Tepesi"nde,rahmetli ATATÜRK'ü anma nâmına "mevlid-i şerif okuma geleneği" de idame edilmeye gayret edildi.
Maateessüf ki, "Diyanet İşleri Başkanlığı", 81. vefât yıl dönümünde de,"kurucusu"nu,"Mevlid-i Şerif" ile yâd edemedi.
Sadece bu kadar değil;"Darbeci-Cuntacı Zihniyetli Apoletliler"in bile "KKTC"de, kendi isimleri ile Camii'leri var iken; "Diyanet", 81. vefât yıl dönümünde bile "kurucusu nâmına bir camiî" bile hâlâ yapamadı.
5- "Millî-Mukaddesatçı Camia" da, "Atatürk'e Bakışlar Müsbetleşiyor":
"Türkiye'mizin Nakşibendileri" arasında, bilhassa son senelerde, "nüfuz ve güç" sahibi olmaya doğru da giden;"Tarikat-i Âliyye'nin Halidî Kolu"ndan gelen ve "avam arasında" ve "kamuoyu"nda "Menzil Tarikatı" olarak bilinen "Hakk Tarikat Mensupları"nın "üst seviyeleri"nin "Saygı ÖZTÜRK" e yaptığı izahatlarından da anlıyor ve kavrıyoruz ki;"Atatürk'e Bakışlar Müsbetleşiyor..."
Bir "sofi","tövbe tarikat aldığı"nda, akabindeki vetireler de, süreçlerde, âdeta "İngiliz Okul Müdürleri" gibi "Atatürk Posterleri"ni asılı duvarlardan indirmişlerse; öyle anlaşılıyor ki, bundan böyle, böyle "vakıa"lar da,"olgular" da yaşanmayacak...
Bu hususta "Karadeniz Bölgesi'ndeki Kadirî Tarikatı"nı da meydana getiren "İcmal Gençliği"nin;"Haydar BAŞ Hareketi"nin, bilmem kaç adım önde olduğu ehlince de malûm...
Günümüzün de âdeta "Modern Tarikat"ı olan bütün "Risale-i Nur Cemaatleri"nde,"Nurcular" da ise "Atatürk'e Bakış"ta, 81.vefât yıldönümünde de "bir değişiklik" yok...
Samsun mahreçli, seviyeli yayınlar yapma gayretinde ki bir "internet haber sitesi" vesilesiyle de öğrendik ki; meğerse, bir zamanlar "Atatürk Heykellerine Saldıran Ticanîler";"CHP Zihniyetlilerin Tezgahı" imiş...
6- "Harf Devrimi" ve "Okur-Yazarlık" Mes'elesi:
Belki de "makûl zihniyetli" bir cenah;
" Nasıl ki "fıkıh'tan hukuk'a" geçmek mecburiyetinde kaldık-tarihî gelişim,kültürel etkileşim-; aynen öyle,"Latin Alfabesi"ne de,"Latince"ye de geçmek mecburiyetinde kaldık...
Hattâ öyle ki; ta "Ulu Hakan Dönemi"nde bile "harf değişikliği süreci" de başlamıştı", diye hatırlatılan mes'eleyi izah etmeye gayret ettiler.
"Japon Kalkınması", "alfabe değişikliği" ile olmadı.
"Mao Devrimi"nde bile "Kızıl Çin Alfabe Değişikliği" yapmadı...
"Rus Deccalleri" bile "alfabe değişikliği" yapmadı...
İsrail ise "bin yıl öncesinin mevta alfabesi,'İbranî Alfabesi"ni diriltti.
"Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK" ise "alfabe değişikliği" yaptı...
Niye?
Vesaire...
Ehemmiyetli bir sebep de, yaşadığımız, bulunduğumuz "coğrafî konum" olsa gerek...
Üstelik, tabiri caizse, "bu saatten sonra, bunları tartışmak" da, pek bir anlam ifade etmiyor.
Bu mes'eleye de,"Batılılaşma İhaneti" nokta-i nazarı ile de bakmak,mevcut "realite"yi de değiştirmiyor.
Ne "Arap Alfabesi" zordu; ne de "Osmanlılarda/Oğuz-Türkmen soylu Türklerde;'okuma-yazma oranı' da düşük değildi.
Hülasa,"Sakarya'nın sırtına vurulan Türk Tarihi"nin gelişim vetiresi;'Şark'tan Garb'a' doğru idi..
Aslında,"Alfabe"miz de,"Göktürk-Orhun Alfabesi'nden,'Uygur Alfabesi'ne; 'Uygur Alfabesi'nden de 'Arap Alfabesi'ne ve 'Latin Alfabesi'ne doğru "değişimler" göstermişti.
7-"Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs":
Yine bazı tarihçilerimizin "kitap"larının neşri ise; rahmetli ATATÜRK'ün 81. vefât yıldönümüne denk geldi.
Murat BARDAKÇI'nın,'Bir Devlet Operasyonu:19 Mayıs" isimli kitapda, "Samsun'a Çıkış"ın,"Bir Devlet Operasyonu" olduğu, tarihî belgelerle ispatlandı.
Yine tarihçilerimizden Prof. İlber ORTAYLI da,'yazılı basın'a da yansıyan izahatları ile "Millî-Mukaddesatçı Camia"yı,"Atatürk'e Bakış"ta "menfî/olumsuz" etkileyen merhum "Karadenizli Tarihçi"mizdeki, âdeta "İngiliz Etkisi"ni ise;"dışarıdan empoze" tabiri ile ifade etti.
Belki de, 81. vefât yıl dönümünde,"ezber bozucu cesaretli açıklamalar"dan birini de, tarihçilerimizden Prof. Cezmi ERASLAN yaptı:
"-Hasta hâli ile ATATÜRK'ün 'Hatay Türk Yurdu'nu, Türkiye'miz topraklarına nasıl kattığı"nı,"Star TV"ye yaptığı izahatları ile ortaya koydu.
NETİCE-İ KELAM:
Topyekûn Türk Milleti, tıpkı 81 sene evvel "atası"na, nasıl büyük teveccüh ve tazimde bulundu ise; 81 sene sonra da aynı büyük teveccüh ve tazimini, yine devam ettirdi.
Fakat,"Hükûmet"ce ve "Devlet"ce, malûm "M.Kemal Mes'elesi","Atatürk Mes'elesi", 81. vefât yıl dönümünde de 'halledilemedi...'
İnşaallah ,100.vefât yıldönümünde, 10 Kasım 2038'de, mezkûr mes'ele, 'halledilmiş' olur...

Terme, 12 Kasım 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"MİNARE KAPISI"NIN İSTİKAMETİ/YÖNÜ HÂTÂLI...

"MİNARE KAPISI"NIN
İSTİKAMETİ/YÖNÜ HÂTÂLI...


Yaşadığı "cennet âsâ" 'parsel'lere meftûn olan "Anadolu Çocukları" çok sayıda...
Bir ara "kurbağa haşlama" fıkraları anlatılırdı.
Toplumun "mukavemeti","dayanakları","direnci" "nasıl kırılır?","nasıl yok edilir?" bâbından.
Ve "Kurbağa Haşlama Fıkrası" misali ile anlatılırdı.
Bu "fıkra"yı bilenler bilir...
Bilenler, bir zahmet bilmeyenlere anlatsın.
"Şehr- i Terme"mizde,"Terme Beled"ımizde, "Türk Toprağı" olduğunu da ispatlayan çok sayıda "Ahşap/Tahta Mescidler"imiz,"Ahşap/Tahta Camiler"miz mevcut.

Biri de, "Şehr-i Terme"mizin,"Terme Beled"imizin "göbeği"ndeki "Terme Tarihî Ahşap/Tahta Pazar Mescidi";"Terme Tarihî Ahşap/Tahta Pazar Camii" ; "Terme Tarihî Merkez Camiî..."
Hani "Amerikalılar"ın;"-Bu camiî'nin temeli, bin(1000) sene daha dayanır", dediği "mescid"imiz,"camiî"miz...
Malûm, gecikmeli de olsa "restore" ediliyor.
"Aralık 2019" da "restorasyon" bitecek", denildi.
Biz yine "Terme Realitesi"ni de dikkate alarak;"-İnşaallah Ramazan 2020'de tekrar ibadete açılır", diye düşünelim.
BU SEFER , "MİNARE ORİJİNAL" YERİNE YAPILIYOR


Evet, "gecikmeli restorasyon" da olsa, bu sefer "minaresi orijinal yerine" yapılıyor.
Hem de, tıpkı "ilk yapıldığı" gibi, "tek minareli" ve "minaresi ilk yapıldığı yere" yapılıyor.
Malûm,"ilk orijinal minare" 'yıkılmış, başka bir "konum"a,"çift şerefeli minare" yapılmış.
Hattâ, bir ara, "Terme Tarihî Pazar Camiî",belli bir süre,"ilk orijinal minare" ile yeni yapılan "çift şerefeli minare" ile yani "iki minareli Camiî görünümlü" de olmuş.
CAMİİ MİNARESİ KAPISI İSTİKAMETİ YANLIŞ


Yapılan "gecikmeli restorasyon"da, benim de bugün "termeliyiz biz" 'sosyal medya hesabı"ndan, yeni "farkına var"dığım,"Türk-İslâm Mimarî Tarzı"na göre de, çok büyük hâtâ", çok büyük "yanlış"lık yapılıyor:
"Camiî minareleri üst kapıları,"Kıble"yi,Türkiye'mizde "Cenup/Güney" istikametini/yönünü gösterir.
Mihrabın karşısında ki "kapı" ise "Şimal"i/ Kuzey'i gösterir."
Henüz "restorasyon" da,"minare yapımı" da devam ediyor...
Velâkin yapılan bu "ikâz"ın, "uyarı"nın "dikkate alınması" da elzemdir.


Terme, 10 Kasım 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci