CNR KİTAP
ŞÖLENİ ve MİLLÎ MEFKÛRE BİRLİĞİ
Rabb’ül
âlemine sonsuz hamdü senalar olsun ki; çok sayıdaki ‘devlet’ten daha fazla
nüfusa sahip “Medine-i İstanbul”da, bu yıl ikincisi tertiplenen “CNR Kitap
Fuarı-Çanakkale Savaşı’nın 100. Yılı”na bizatihî gidebilmeyi, görebilmeyi
lütfetti. Kelimenin tam anlamı ile “Kitap Şöleni” diyebileceğimiz faaliyetin
“Onur Yazarı” ise muhterem insan, hukukcu, muharrir, araştırmacı Mehmed Niyazi
ÖZDEMİR Beğ idi. “Yazılamamış Destanlar”ı ile “İki Dünya Arasında”ki ile “Millet
ve Milliyetçilik” ile “İslâm Devlet Felsefesi” ve elbette “Ötüken Yayınları”nca
neşredilen “Çanakkale Mahşeri” ile “Kanije” ile “kütüphaneden çıkmayan velûd
bir kalem” de olan o güzelim “bir neslin” güzîdelerinden biri: Mehmet Niyazi
ÖZDEMİR…
Bu sefer ki
gidişimde, “Milliyetçi Camiâ”nın mühim isimlerinden ve “velûd kalemleri”inden
“Sivaslı”, “Yiğido” Yavuz Bülent BAKİLER Beği ise kitap imzalarken de gördüm.
Ben de, “Keş Dağları”na ‘çaktırılmış’ güzîde hemşehrisi “Ülkücü Şehid Muhsin
Başkan”ın şehadeti sonrası yazdığı eserini imzalattırayım dedim velâkin
“TEDEV”ce basılmış eseri imza standında olmayınca imzalattıramadım.
En son “Türk
Ocağı Genel Merkezi”nde yaptığı rahmetli “Bayrak Şairimiz” Ârif Nihat ASYA
üzerine verdiği ‘konferansı’ “Türk Ocağı”mızın web site adresindeki üç bölümlük
videodan gayet sükûnetle dinlemiş ve “yeni bilgiler” de öğrenmiştim.
“Edebiyatçılarımızın ekseriyetinin ardında bir manevî yol, tasavvufî yol,
‘İslâm Tasavvufu’ var” dedirten ‘yeni bilgiler’ gibi. Rahmetli Ârif Nihat ASYA’nın
da aslında “Mevlevî Şeyhi” olduğunu BAKİLER’in o konferansı sebebiyle de
öğrenmiş oldum..
“Medine-i
İstanbul”, elbetteki “Kültür-Sanat Faaliyetlerinin de Başşehri…” Öyle “İstanbul
dışı”ndaki gibi, “taşra”daki gibi “Kültür-Sanat Faaliyetleri” bir-iki aya
münhasır değil. Neredeyse senenin tamamında ve hergün çok sayıda
“faaliyetler”in olduğu bir şehir “Medine-i İstanbul…”
Yine
“heybem”, yine “poşetlerim” kitap-dergi-broşür-gazete dolu bir şekilde döndüm.
Bu sefer bizatihî para verip aldığım iki eser ise: Daha 25 yaşında iken ilk
eserini neşretmiş olan ve 45 yaşında iken de vefât etmiş olan Kırşehir’imizi
güzîde “Türk Milliyetçisi” rahmetli Erol GÜNGÖR’ün “ilk eseri” olan-ki İlk
Baskısı Bedir Yayınevi’nce yapılmış- “Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri”(Ötüken)
ile yine ismini “ilk defa” duyduğum ve öğrendiğim “Mısır’da Bir Türk
Milliyetçisi” Asmaî Beğ’in “Yazımız” isimli eseri.. Mısır’da iken çok sayıdaki
eserlere imza atmış olan rahmetli Asmaî, “Liverpol Müslümanlığı” diye bir kitap
bile yazmış…”Tam İstiklal Yayıncılık” “Yazımız” eserini hem “Osmanlı Türkçesi”
ile hem de ‘Latince’ ile yayınlamış…
Yaşadığım
vatanımı, Türkiye’mi böyle dipdiri “yayıncılık faaliyetleri” ile çok sayıda
neşredilen “kitap-gazete-dergi” canlılığı ile de çooook seviyorum…
Ve “men Türk”ün
gönlünü şâd eden bir hususta, ‘CNR Kitap Fuarı’nın ‘Silivri Belediye’si
standında, “internet ortamı”mdaki, “sanal ortam”daki adetâ “tamgam”ım olan
adetâ “damgam” olan “Türk Bayrağı Dokuyan Türk Kadını” resminin ‘yağlı boya’
çalışmayı da görebilmiş olmamdır…
VE “MİLLÎ MEFKÛRE
BİRLİĞİ”
“Titrisiz Mütefekkir” Ali BULAÇ’ın zaman zaman
vurguladığı üzre;her ne kadar “sahici sivil toplum teşkilatları” artık kalmasa
da, hele de son on iki yılda “Sivil Toplum Teşkilatları” adetâ “Sivil Devlet
Teşkilatları”na dönüştürülmüş olsa da, yeni yeni “oluşumlar”da ortaya çıkmıyor
değil. “Çağımız Sosyal Medya Çağı” olduğu kadar, esaslı bir şekilde “Çağımız
Think Thank Çağı”, “Çağımız Düşünce Kuruluşları Çağı”dır da… “Bir kişi bile”,
bir laptop, bir internet bağlantısı ile böyle bir “Çağa” katkılar yapabilecek
durumdadır. Nitekim, biiznillah, yıllardır “blog”larımda ve “site”mde de onca
imkânsızlıklara rağmen “böyle bir çağa” katkı sunabildiğimden dolayı da, “çağın
dışında olmadığımdan” dolayı da Rabb’ül âlemine çoook hamd ediyorum. “Mefkûre
Adamları”, “Millî Mefkûre” , “Terme Birlik MEFKÛRE” isimli “blog” ve
“site”lerim..
Ve elbetteki
mevcut konjenktürel şartlarda bir araya gelip de, teşkilatlanılmış olmak da çok
güzel gelişmelerden…2014’lerden beri gözüme çarpan “Millî Mefkûre Birliği” ni
de böyle güzel “oluşumlar”dan görüyorum. Kaldı ki ikinci yılının içinde olan
“Millî Mefkûre Birliği”, “Mefkûresi olmayan bir millet ölmüş demektir” şiarı
ile rahmetli Ömer SEYFETTİN’in şiarı ile mesafe katedmek yolunda..Kıymetli
insan, rahmetli Erol GÜNGÖR gibi Kırşehirli olan Erdoğan ASLIYÜCE Beğ’in
öncülüğündeki “Hoca Ahmed Yesevî Vakfı” çatısı altında, bugünkü tarih ile on
ikincisini yaptıkları “Yesevî Sohbetleri”nde, sanatkâr Kadir TURAN ile bir
güzîde faaliyete daha imza attılar. Ayrıca, “Türk Dünyası Birlik Platformu” ile
de “100. Yılında Ermeni Mezalimi”ni kınayıcı bir bildiri faaliyeleri ile de
“üniversite gençliği” ile mesafe katediyorlar..Hele de bugünkü “Yesevî Sohbeti”
nde konuşan Kadir TURAN’ın zaman zaman tekraren dillendirdiği bir gerçek:
“Milliyetçi camiâ maalesef ‘Güzel Sanatlar’ın çoğu dallarında ‘yok’lar ve
olmaya çalışanların da kıymetleri bilinmiyor…”
Ne kadar
doğru değil mi? Hattâ, bence “Avşar Kızı Hülya”nın “Sana ne lan!” dedirtici
kıvamda “acı ve katı hakikatler…”
VESSELÂM
“İğne ile
kuyu kazarcasına” ‘Güzel Sanatlar’ın her dalında ilerlemeyi ve “Müslüman
Türk’çe” faaliyetler yapabilmeyi “mefkûre” edinmiş bütün “gönüldaş”larımıza,
“ülküdaşlar”ımıza Cenab-ı Hakk yâr ve yardım eylesin vesselâm…(âmin)
Ve yirmi küsür yıldır “Güzel Sanatlar”
sahasında müessir faaliyetlerde bulunan “Gözyaşı Geceleri”nin de daha nice
seneler, bütün handikapleri biiznillâh aşarak devam edebilmesini de, Cenab-ı
Hakk’tan niyaz ediyorum…
Fatih,
08.Mart.2015
İsmet
GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder