Powered By Blogger

2 Kasım 2010 Salı

MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ 'DEĞER'LERİMİZ,BİRBİR 'SONSUZLUĞUN SAHİBİ'NE KAVUŞUYOR...


MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ ‘DEĞER’LERİMİZ,
BİRBİR ‘SONSUZLUĞUN SAHİBİ’NE KAVUŞUYOR…

“Kerküklü” Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ de “sonsuzluğun sahibi”ne kavuştu..

Son yıllarda Milliyetçi-Ülkücü ‘Değer’lerimiz, birbir ‘yaradana’ kavuşuyor..

Kimbilir, belki de “en uzun ömürlü” yaşayanlardan-81 yaşında vefat etti- biri de rahmetli ÖZTÜRKMEN Beğ’di..Kaldı ki, Milliyetçi’nin, Ülkücü’nün öyle pek “uzun ömürlü yaşayanı”na rastlanmaz!!!

Çünkü, sapına kadar “Anadolu’cu” olan, meşhur tabir ile “yüzde yüz yerli, yüzde yüz millî” olan Milliyetçiler, Ülküdaşlarımın en “cıbır”ı bile binbir çile ve meşakketlerle dolu bir “ömür” sürerler..

Çünkü, sahiden “Hakk’ın hatırını âli/yüce tutan” Milliyetçiler, Ülküdaşlarım, yine meşhur tabir ile “herşeye rağmen”, “mefkûreler”ine “mıhlanmış” bir şekilde, “karınca kararınca” millete hizmet etmeye, “İ’lây-ı Kelimetullah” dâvâsına “katkı” yaparlar…

Bir zamanlar, “Asrımızın Dede Korkut’u”, Harputlu rahmetli Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU’nun dediği üzere, “suçları, Güneş’in tez doğmasını isteyen, bıyıkları terlememiş genç irisi şehidler” olan “Türk soyunun yedi gökte parıldayan burçları” da olan Milliyetçiler, Ülküdaşlarım, “ömürleri” boyunca “anlaşılmazlığın girdabı”nda, “itilmişler, kakılmışlar, dövülmüşler, sövülmüşler”dir. Hattâ öyle ki, yine meşhur tabir ile “öpmek istedikleri el(Devlet)” tarafından “yargılanmışlar”, “idam sehbaları”na çekilmişlerdir de…

Rahmetli Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ de, bildiğim kadarı ile aynı “camia”nın çok muhterem bir “değer”i, yazan, fikir üreten, düşünen, gazeteciliği ile de “hareket adamı” olduğunu ispatlayan bir Milliyetçi-Ülkücü mütefekkirimizdi.. Bilenler bilir, onun Türkiye Gazetesi’nin âdeta “başyazar”lığını yaptığı makalelerindeki “nev’i şahsına münhasır”, günümüzde hiçbir “köşeyazar”ının sahip olamadığı o güzelim, yumuşak, hoş üslûbu ile, zihin pencerelerimizde yeni pencerelere açıyor, düşündürüyor, ve tabiiki “akla da kapı” açıyordu..

Hele beni en çok etkileyen ve hâlen de derli-toplu bir şekilde “Batı Uygarlığı” ile “Türk-İslâm Medeniyeti”nin âdeta mukayesesini yapan, sahasında “tek eser” olan “Gözyaşı Medeniyeti” isimli, hacmi küçük fakat muhtevası derin eseri…”Mistik Felsefe”, “mistisizm” ile “İslâm Tasavvufu”nun mukayesesinin âdeta “listelenmesi...”

Evet, biz “yenilmiş medeniyetin çocukları”, günümüzde şöyle-böyle “diriliş” emareleri gözüken ancak “hâli pür melâli”mizi hatıra getirdikçe, ister istemez “yeis”e düştüğümüz bizler, sahiden “Gözyaşı Medeniyeti”nin çocuklarıyız, “Gözü Yaşlı Bir Medeniyet”in çocuklarıyız…”Biz”, aslında kimsenin “analarını ağlatmadık…”; “biz” ‘işgaller” yapmadık, mabedleri bombalamadık; “kilise”leri, “sinagog”ları, “cami”lerimizin bitişiğinde muhafaza ettik. “Biz”, hiçbir mabedi “necis”, “pis” ayaklarımızla kirletmedik…”Biz”, önce “Allah(c.c) yolunun yolcuları”nın, “Alperenlerin”, “Gazi Dervişler”in, “Kolonizatör Türk Dervişler”inin yaptığı “gönül fetihleri” ile “yürekleri” kazanarak insanlığa muhteşem bir “nizâm” getirdik; cihanda “Nizâm-ı Âlem”i tesis ettik…”Biz” bize “barbar” diyenlerin yaptığı “barbarlıklarla “uygarlıklar” oluşturmadık; insanlığı “canavarlaştırmadık”, insanlığı “şeytanlaştırmadık…” “Biz” sahiden “Gözü Yaşlı”, “Gözyaşı Medeniyeti”nin has evladları olarak, “Gözyaşı Medeniyeti”ni de kardeşcesine tesis ettik…”Biz” “menfaatler/çıkarlar” “çukurca oyunlarla” insanlığı “iğdiş” etmedik, insanlığı “insan” olduklarını hatırlattık..Yıkmadık, yağmalamadık, sömürmedik…Kendimizden öyle bir geçtik ki, doğduğumuz “Anadolu”yu bile âdeta “ihmal” ettik..

“Biz”, sahiden, amma sahiden, rahmetli Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ’in tarif ettiği üzre “Gözyaşı Medeniyeti”ni tesis ettik ve umum insanlığı “kan gölü” içinde değil, “nur deryası” içinde yaşattık biiznillah…

Evet, rahmetli İrfan ATAGÜN Ağabeyimiz, rahmetli Ali Ulvi KURUCU ağabeyimiz, rahmetli Ahmet KABAKLI Hocamız ve rahmetli Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ….Ne güzel insanlardı…O “susamlı” bazen de “mevlâna şekeri”ni etrafına dağıtan rahmetli İrfan ağabeyimiz…Altmışlı yaşlarında bile “tığ gibi delikanlı” olan ve mütevazılığı ile de kendisini imrendiren, yaşadığı vakıalarla birçok hatıralara sahip olan rahmetli ÖZTÜRKMEN Beğ…Ben de düşünüyordum zaman zaman, daha niye Türkiye Gazetesi’nde yazılarını okuyamıyoruz, diye..Meğerse iki yıldır hasta imiş…

Son yıllarda hepten de “örselendi”, “kıyılara”, “kenarlara” atıldı Milliyetçi-Ülkücü ‘değer’lerimiz…

Yazılı basın, onlarca televizyon kanalları bir başka telden çalıyor âdeta…Bir ara “Yeniçağ TV” vardı da, zaman zaman “kendi camiamızın adamları”nı televizyonda görüyorduk…Geçenlerde nam-ı diğer ‘Ayhan TUĞCUGİL’in yani, Prof.Dr. İskender ÖKSÜZ’ün de demek istediği üzre, “Türk Milliyetçileri, Ülküdaşlarım”, basın-yayında, iletişimde yani “kamuoyu oluşturma”da, âdeta “yaya kaldık..” Esamemiz okunmuyor neredeyse!!!Hani nerede eli-ayağı düzgün günlük, haftalık, aylık periyotlu on yılları aşan mevkutelerimiz?

Bu yetmiyormuş gibi, her tarafımız “it tuzakları” ile dolu; “abluka” altına alınmışız, “kuşatılmışız” âdeta…Onun-bunun “dâvâ” dediklerinin “çileleri”ni yüklenmeye zorlanmışız, zorlanıyoruz…Rahmetli KABAKLI Hocamızın zaman zaman dediği “Basit herifler” tarafından “sıkıştırılıyoruz…”

Milliyetçi-Ülkücü ‘değer’lerimiz birbir ‘sonsuzluğun sahibi’ne kavuşuyor…

“İki başlı siyasî teşkilatlılık” ile sergilenen “bölünmüşlüğümüz” “hınç dolu yürekleri” sevindiriyor…

“Milliyetçiler,Ülkücüler Birleşiniz!!!” çağrıları pek de bekleneni veremiyor…Halbuki…..

Halbuki “dâvâsının haklılığı, hakk dâvâ olduğu şehidlerinin de sayısınca” belli olan bir “camia”, sadece “ahiret yurdu”nda mı, sadece “törenler”de mi, sadece “cenazeler” de mi “biraraya” gelecek!!!

“Birlik olmadan, dirlik olmaz..” Milliyetçiler-Ülkücüler “birlik” olmadıkça, Türkiyemizde, cihanda nasıl “dirlik” olacak ki!!

Nam-ı diğer “TUĞCUGİL”in de demek istediği üzre “efkâr-ı umumiyeye/fikirler camiası”na, “fikir/düşünce” sunabilecek kadar da mı “zayıfız” Allah(c.c.)aşkına…Hani Ocak açılışlarına, taksinin bagajlarında da getirdiği “gazeteleri” Ocaklara dağıtacak “”Genel Başkanlar”?

Kerküklü rahmetli Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ’e Allah(c.c.)tan rahmet, ailesine, Ülküdaşlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum…

03.Kasım.2010

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: