Powered By Blogger

18 Aralık 2011 Pazar

HALİDE NUSRET ZOLUTUNA'NIN KALEMİNDEN(ŞANLI) URFA'NIN İŞGAL YILLARI (MART 1919-11.NİSAN.1920): AŞK ve ZAFER(*) ROMANI


                      HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’NIN KALEMİNDEN
                                                                 URFA’NIN İŞGAL YILLARI
                                                               (Mart 1919-11.Nisan.1920):
                                                                    AŞK ve ZAFER(*) ROMANI

“Halide Nusret ZORLUTUNA’nın (Şanlı)Urfa Yılları” başlıklı yazımda belirttiğim üzre, bir ropörtajında,”Urfa’yı anlatan bir roman yazdığını fakat bu romanını bilmediğimi” yazmıştım.Rahmetli “Ülkücü Şehid” “Ertuğrul Dursun ÖNKUZU”nun hayatının anlatıldığı ve “ömründe ilk okuduğum roman” olan “SANCI” romanı gibi sebeplerle “Zorlutuna” ve “Öksüz” ailelerine ve “kültür ürünleri”ne olan yakınlığım hiç kopmadı. Bulunduğum şehirde, “İslâm Tasavvufunun Mes’eleleri”nin de dillendirildiğini ümid ettiğim “romanları”nı alıp-okuyayım dediğimde, maalesef bulamadım..Günümüz “vilayet”lerinin, “şehir”lerin ekseriyetinde “Kitapçılar Çarşısı” bulabilmek muhal ender muhal. Neredeyse “her türlü çarşıları” olan “koca bir şehir”de, maalesef “Kitapçılar Çarşısı”na rastgelebilmek ne mümkün!
Ancak güzel bir “tevafûk” neticesi, rahmetli Halide Nusret ZORLUTUNA’nın, “Urfa’yı” anlattığı, daha doğrusu “Urfa’nın İşgal Yılları”nı “roman tarzı”nda anlattığı “Aşk ve Zafer” isimli eseri elime geçti. Hemencecik aldım. Bir kere okudum. İkinci defa okumam ise hemen hemen bitmek üzere..”Kurşunkalemim”le eserin kenarlarına aldığım bazı notlardan…
                                           “AŞK ve ZAFER” ROMANININ BAZI HUSUSİYETLERİ
1)      Bir “Milliyetçi Kadın Yazar” olarak da, “kadın konusunda kesin tavır ortaya koyan eserler arasında…” Bilhassa “Urfa” gibi “Güney-Doğu Anadolumuz”da yaşanılan “kadın mes’eleleri” hakkında görüşlerini de dillendirmiş. “Çok evlilik” gibi, “kuma mes’elesi “gibi…Adetâ “çorap değiştirir gibi kadın değiştirmenin” getirdiği “sıkıntılar.” Bir araştırma yapılsa, “Türkler-Kürtler-Araplar” dan oluşan Urfa’nın “yerlileri”nden kaç kişi “tek eşle evli?”, doğrusu meraka mucip!
2)      “Aşk ve Zafer” romanında, Urfa’da konuşulan “yöre şiveleri”ne de sıklıkla yer verilmiş. Ben bile yıllardır (Şanlı)Urfa’da olduğum hâlde, bir “Emmioğlu” tabirinin bile “karı-kocanın birbirlerine hitap şekli” olduğunu yeni öğrendim..”Helbet”, “Uyy İbo! Niney siye kurban ibo!”, “Dinne”, “Bilisen”, “Hindi”,”Sohtur”,”Vahtinde”, “Çeppuh”,”Hepiyiz Bilisiz”,”Kara Yere Gireler!”,”Siye” gibi, çok sayıda “Urfa şiveleri…”
3)      “Aşk ve Zafer” romanında, Namık Kemal’den Mehmet Âkif’e, dönemin şailerinden mısralar ve beyitler de yer almakta.
4)      Rahmetli Halide Nusret ZORLUTUNA’nın “son romanı” da olan “Aşk ve Zafer”de, Urfa’nın “eşrafı”ndan diyebileceğimiz “Urfalı İbrahim” ile Urfa’da da “Paşalık, Komutanlık, Askerlik” hizmetinde bulunmuş ve sonra İstanbul’a yerleşmiş olan “Fahrettin Paşa’nın Kızı Zinnur” arasında “yaşanan aşk”, o zamanın şartlarına göre de “Aşk Mektupları” diyebileceğimiz yazışmalarla sergilenmiş.Çok “dramatik”, “trajik” bir şekilde neticelenen “Urfalı İbrahim ile Zinnur”un “yaşanılan aşk hikâyesi” ile belki de toplamda yüzleri geçen “aşk mektupları” yazılmış.Her birinde “edebî üslûp” dolu, “nezaket”, “incelik” dolu satırlar, cümleler…
5)      Yaşanılan “bir aşk” çercevesinde, 1917-1920 Urfa-İstanbul-Ankara ve kısmen de “Türkiye Manzarası” serdeten “Aşk ve Zafer” romanında, 07. Mart. 1919’da, İngilizlerle başlayan ve sonra Fransız işgali ile karşılaşan “Urfa”nın ve “Urfalılar”ın, “Milliyetçi Kuvvetler” de dediğimiz “Kuvay-ı Milliye Hareketi” ile “teşkilatlanlamaları”, “birlik-beraberlik sergilemeleri” “Urfalı İbrahim-Zinnur” aşkı çevresinde anlatılırken; “Yakın Tarihimize” geçebilecek “belge/vesika” diyebileceğiz, “Mustafa Kemal Paşa”nın dönemin “Urfa Müftülüğü”ne çektiği” telgraf”(s.132)a da yer verilmiş…
6)      “Çok Eşle Evlilik”, “Beşik Kerkmesi”, “Kumalık”, “Genç Kızların Eğitimi”, “Kadının ikinci Sınıf Vatandaş” olarak görülmesi gibi mevzûlarda, “hakaretvâri olmadan” Urfa’ya Eleştirel Bakışlar” da hissedebileceğimiz kısımlar da mevcut…”Urfalı Kahraman Kadın Tipi” ise “Rahime Nine” karakteri ile sergilenmiş…
7)      Rahmetli Halide Nusret ZORLUTUNA’nın “Bey”inin “Paşa/Asker” olması hem de “üst seviyede “diyebileceğimiz ve Urfa’da da 4(dört) yıl öğretmenlik yaptığını da öğreniyoruz. Bilhassa “Aşk ve Zafer” romanına “Giriş”yazısında ve kızı Emine Işınsu ÖKSÜZ ile yapılan ropörtaja yer verildiği “Halide Nusret ve Aşk ve Zafer”yazısında, kısa-net, hafızalarda kalabilecek bilgiler var. Ancak kızı IŞINSU ÖKSÜZ’ün, “Aslında İbrahim , Urfalı değil Maraşlıdır”(s.19) cümlesi, “Aşk ve Zafer” romanı okunduğunda, hiç de “romanın gerçeğini” yansıtmıyor. Annesinin “Aşk ve Zafer” romanının “esas karakteri İbrahim”in “her şeyi ile Urfalı” olduğu çok belirgin…
8)      Urfa’nın Mart 1919’da, “Mondros Mütarekesi” sonrası, önce İngiliz, sonra Fransız işgaline uğraması ve “Urfalı İbrahim” gibi “okumuş/münevver Urfalı gençler”in “Milliyetçi-Vatanperver direniş” sergilemeleri “sürecinde, “Dalâlette  biri” (s.122)diye tanımlanan “Ferhat Bey” karakterinde, “Hazret-i İbrahim Aleyhisselam’ın yaşadığı vakıalar”ın, “kıssa”nın bir “efsane”, “hayal”(s.119) olarak değerlendirmelerin yer aldığı kısımlar, “Urfalı Ferhat Bey”lerin günümüzdeki “uzantıları”nın “zihniyet-düşünceleri”ni de  adetâ “çağrıştırmakta…Üstelik “Urfalı Ferhat Bey” karakterinde, “işgalçilere, Fransızlara direnmenin yanlış” olduğunun, yapılması gerekenin “Mandacılık”, “Fransız mandasının güdümüne girmenin gerektiği”(s.121) şeklindeki “görüşleri”,taa 1919’lar Güney-Doğu’sundaki “gay-ri millî zihniyetler”in de mevcudiyetini hatırlatmakta.
    
            DRAMATİK-TRAJİK AŞK HİKÂYESİ ve BİR DÖNEMİN “BEDBAHT NESİLLERİ”

Yirminci asrın ilk yıllarındaki Urfa’nın “Eşraf”larından Eyüp Bey’in “tek oğlu”, Urfa’daki “okulları” derece ile “birincilik”le bitiren İbrahim’in, “İstanbul Lisesi(Sultanisi)”nde okumaya başlaması..”İstanbul Lisesi”nin “son sınıfı”nda iken “Birinci Cihan Harbi”nin başlaması ve “Urfalı İbrahim”in “Çanakkale”de, “eğitimli-yetişmiş”bir “neslin cephe”ye koşması, ekseriyetinin “şehid” olması ve “Urfalı İbrahim”in “gazi” olarak tekrar İstanbul’a gönderilişi..”Teğmen/Subay” olarak da “gazi” olarak İstanbul’da “askerlik hizmeti”ni idame ettiren “Urfalı İbrahim”in “Leylâk Köşk”teki , bir zamanlar Urfa’da “Paşa-Komutan” olarak “hizmet” vermiş olan “Fahrettin Paşa’nın Kızı Zinnur”a “âşık” olması, “Aşk Mektupları” yazması ve neticede “Nurkuş”un, “Zinnur”un istenilişi ve “Urfalı İbrahim” ile “Paşa Kızı Zinnur”un “nişanlanmaları…”
“Çanakkale Harbi” sonrası “boğazlarımızı geçemeyen” “Batılı Güçlerin”, “yenik sayılmamız” sebebiyle “rahatça geçmeleri” ve “İstanbul’u İşgal” etmeleri.. “Mondros Mütarekesi” ve sonrasında, “Anadolu Coğrafyası”nda “ilk işgallerin” gerçekleşmesi..Mart 1919’da Urfa’nın işgali..”Teğmen/Subay/Asker” olan “Urfalı İbrahim”in “İngiliz” ve sonra da “Fransız İşgali” altındaki “memleketine”, “Urfa’ya dönmesi…” “Beşik kerkmesi” “Urfalı Zeliha”nın da “aşkına sadakat” göstermesi, “kumalığa razı” olması ancak “Urfalı İbrahim”in” “Paşa Kızı Zinnur’a olan aşkının sadakati”, “çok eşle evliliği onaylamaması” ve bu “süreçte”, “Urfa’nın Arslanları” diyebileceğimiz, rahmetli Hacı kamil Hacı Mustafa Efendi, dönemin Urfa Müftüsü Hasan Efendi, ekseriyetle “Urfalı Aşiret Reisleri”nin “Milliyetçi Direniş” için “teşkilatlanmaları” ve neticede “yaşanılanlar…”
“Bir yanlış anlama”dan ve muhtelif sebeplerden, bilhassa da “beşik kerkmesi Zeliha”dan dolayı, “Paşa Kızı Zinnur”un “Urfalı İbrahim’e olan aşkının sadakatinden vazgeçmesi”, “bir başkası ile evlenmesi” ve “18 yıl sonra”, “Urfalı İbrahim”in “hastane köşeleri”nde geçen “Zinnur’a olan aşkına da sadakatle dolu” yılları…
“Aşk ve Zafer” romanını neredeyse peşi peşine iki defa okuduğumda, “heyecanlanıp”, “acaba ne oldu?”, diye “meraklandığım da oldu..
Gerek “Urfalı İbrahim’in beşik kerkmesi Zeliha”nın da “başka kimse ile evlenmeyip” gösterdiği “sadakat” ile “Urfalı İbrahim”in, hem de “Harplerde geçen” bir ömür sonrası, “bir dönemin bedbaht nesilleri”nden olan “Urfalı İbrahim”in de “Zinnur’a olan aşkına sadakat” göstererek vefât etmesi…
Ve “Aşk ve Zafer” romanı “biterken”, adetâ  “yeni baştan yazılıyormuş” duyguları…
Güzel bir “sinema filmi” olabilir “Aşk ve Zafer” romanı…
18.12.2011
İsmet GÜLTEKİN
(*): Halide Nusret ZORLUTUNA, “Aşk ve Zafer”, Hazırlayan: Betül COŞKUN, TİMAŞ Yayınları, İstanbul 2008,3.Baskı Eylül 2008

Hiç yorum yok: