GAZİ MUSTAFA KEMAL
ATATÜRK'ÜN, 81. VEFÂT YILDÖNÜMÜNDE, ÖĞRENDİKLERİMİZ
1-"Kemalizm 'Türk'ün Dini" diye
hatırlatıldı.Çok sayıda "Atatürkçülük" mefhumu kullanıldı.
Fakat "Gülenizm'in Kimin Dini?"
olduğu yazılamadı.
Ne kabaca "solcular"ın; ne de
kabaca "sağcılar"ın,"Kemalizm ile İmtihanları", hiç mi hiç
hatırlatılamadı.
Halbuki, daha iki-üç ay
evvelinden,"Derin Tarih Dergisi Zihniyeti",hem de 'kapak konu'
olarak;"Solcuların Kemalizm ile İmtihanı"nı ve "Milliyetçilerin
Kemalizm ile İmtihanı"nı, âdeta "masaya yatırmış"tı.
Âdeta "İslamcılığın Kemalizm ile
İmtihanı"nı da,yine 'kapak konu' olarak,"masaya yatırmaya" ramak
kalmıştı.
"Kökü dışarda,İngiltere'de;
Fransa'da,Rusya'da; dalları ise Mısır'da, İran'da,Pakistan'da" olan
"Türkiye'mizin İslamcıları"nın "Kemalizm Boyası" ile de
"boyanmaları" ve "Yeşil Kemalistler" sıfatını da
almaları...
Belki de seneler oldu.
Rahmetli Tarihçimiz Yılmaz ÖZTUNA'nın da
ifâde ettiği üzre;"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin Kuruluş
İdeolojisi,"Kemalizm" değil;"İslâm ile de meczolmuş","Batı
tipi milliyetçilikler"den yani "Nasyonalizm" den çok farklı
"Türk Milliyetçiliği İdeolojisi"dir ve "18 Sene boyunca da
"Resmî İdeoloji"miz" de olmuştur.
Ve "3 MAYIS 1944"lerden sonra
da, ikinci defa,"12 Eylül Mahkemeleri"nde,"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin
'Kurucu/Resmî İdeolojisi',"Türk Milliyetçiliği İdeolojisi" de
"Yargılanmıştır..."
Her varyasyondaki "Türk
Milliyetçileri"nin,"Ülkücü Alperenler"in "Atatürk
Muhabbeti"nin ise ; ne "Kemalizm" ile ne de
"Atatürkçülük" ile bir alakası yoktur.
"12 Eylül
Mahkemeleri"nde,"Hakim"in;"- Ülkücülük nedir?"
suâlini, rahmetli "Ülkücü Alperen Şehid Muhsin Başkan"lar, şöyle
cevaplandırmıştı:
"-Ülkücülük, Alllah'ın ve Rasulullah'ın dini İslamiyete hizmet etmek demektir.Hz. Muhammed(s.a.v.) Efendimiz ise 'En Büyük Ülkücü"dür..."
"-Ülkücülük, Alllah'ın ve Rasulullah'ın dini İslamiyete hizmet etmek demektir.Hz. Muhammed(s.a.v.) Efendimiz ise 'En Büyük Ülkücü"dür..."
Maateessüf ki, benim gibiler bile
"Kemalizm Realitesi"ni, "Kemalizm
Hakikati"ni,"Kemalizm Vakıası"nı ve "Atatürkçülük
Olgusu"nu, bazı "İslamî Cemaatler"den öğrendik, anladık,
kavradık...
2-"Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve
Masonluk Mes'elesi" ise sahih-doğru bir şekilde,"Dr.Arslan"lar
tarafından hatırlatıldı.
Bütün "Mason Locaları"nı
kapattığı dile getirildi.
Hattâ "Gerçek Hayat Dergisi"nce
de, haftalar öncesindeki "kapak konulu" sayılarında da,"Mason
İsmet İNÖNÜ" tarafından, rahmetli' Atatürk'ün vefâtı'ndan sonra
"Mason Locaları" nın yeniden açıldığı; hattâ rahmetli
'Atatürk'ün,âdeta "Masonlar tarafından nasıl zehirlenerek şehid"
edildiği de, dillendirilmişti.
3- Rahmetli "Gazi Mustafa Kemal
ATATÜRK'ün Cenaze Merasimi, Cenaze Namazı ve Naaşı nın Ankara'ya
Nakledilişi" Mes'elesi:
Bu mezkûr/zikredilen mes'ele
de,"Sinan MEYDAN" ve "Erhan AFYONCU" isimli
tarihçilerimizce,"nesnel/objektif" bir şekilde izah edildi.
Nasıl vefâtının 81. yıldönümünde, âdeta 81
milyonluk Türkiye nüfusu,"Türk'ün Atası","Atatürk" e
tazimde bulundu ise, "10 Kasım 1938" ve akabindeki tarihlerde de
büyük nisbetli tazimde bulunmuştu.
"Cenaze Merasimi" ile alakalı
"ilk defa yayınlanan fotoğraflar" da oldu.
Çok dikkatli, müdakkik 'ayn'larla,
yayınlanan fotoğraflara baktım fakat rahmetli "Başbuğ Türkeş" ile
rahmetli "Şairler Sultanı","Büyük Doğu Mefkûresi'nin
Lideri" Necip Fazıl KISAKÜREK'in alakalı fotoğraflarını göremedim.
Biliyorsunuz; belki de "Put
Adam" kitabını nakısca 'gündem"e getiren "zihniyetliler"
gibi bilmiyorsunuz; rahmetli KISAKÜREK, rahmetli ATATÜRK'ün "Cenaze
merasimi"ne katıldıktan sonra, bir de "Başbuğ Atatürk"ü
methedici yazı da yazmıştı.
4-Rahmetli "Gazi Mustafa Kemal
ATATÜRK"ü yâd edici "Mevlid-i Şerif"ler:
Bu sene, "Mevlid-i Nebevî
Haftası" ile "Atatürk Haftası", âdeta örtüştü.
Bazı "Belediye Başkanları"nca,
"vatan sathı"ndaki yaklaşık yirmi Camiî''de, "Atatürk adına,
Mevlid-i Şerifler" okutuldu.
Hattâ bazı "siyasîler"ce de,
"Trabzon Akçaabat Şehidler Tepesi"nde,rahmetli ATATÜRK'ü anma nâmına
"mevlid-i şerif okuma geleneği" de idame edilmeye gayret edildi.
Maateessüf ki, "Diyanet İşleri
Başkanlığı", 81. vefât yıl dönümünde
de,"kurucusu"nu,"Mevlid-i Şerif" ile yâd edemedi.
Sadece bu kadar
değil;"Darbeci-Cuntacı Zihniyetli Apoletliler"in bile
"KKTC"de, kendi isimleri ile Camii'leri var iken;
"Diyanet", 81. vefât yıl dönümünde bile "kurucusu nâmına bir
camiî" bile hâlâ yapamadı.
5- "Millî-Mukaddesatçı Camia"
da, "Atatürk'e Bakışlar Müsbetleşiyor":
"Türkiye'mizin Nakşibendileri"
arasında, bilhassa son senelerde, "nüfuz ve güç" sahibi olmaya doğru
da giden;"Tarikat-i Âliyye'nin Halidî Kolu"ndan gelen ve "avam
arasında" ve "kamuoyu"nda "Menzil Tarikatı" olarak
bilinen "Hakk Tarikat Mensupları"nın "üst seviyeleri"nin
"Saygı ÖZTÜRK" e yaptığı izahatlarından da anlıyor ve kavrıyoruz
ki;"Atatürk'e Bakışlar Müsbetleşiyor..."
Bir "sofi","tövbe tarikat
aldığı"nda, akabindeki vetireler de, süreçlerde, âdeta "İngiliz Okul
Müdürleri" gibi "Atatürk Posterleri"ni asılı duvarlardan
indirmişlerse; öyle anlaşılıyor ki, bundan böyle, böyle "vakıa"lar
da,"olgular" da yaşanmayacak...
Bu hususta "Karadeniz Bölgesi'ndeki
Kadirî Tarikatı"nı da meydana getiren "İcmal
Gençliği"nin;"Haydar BAŞ Hareketi"nin, bilmem kaç adım önde
olduğu ehlince de malûm...
Günümüzün de âdeta "Modern
Tarikat"ı olan bütün "Risale-i Nur
Cemaatleri"nde,"Nurcular" da ise "Atatürk'e Bakış"ta,
81.vefât yıldönümünde de "bir değişiklik" yok...
Samsun mahreçli, seviyeli yayınlar yapma gayretinde
ki bir "internet haber sitesi" vesilesiyle de öğrendik ki; meğerse,
bir zamanlar "Atatürk Heykellerine Saldıran Ticanîler";"CHP
Zihniyetlilerin Tezgahı" imiş...
6- "Harf Devrimi" ve
"Okur-Yazarlık" Mes'elesi:
Belki de "makûl zihniyetli" bir
cenah;
" Nasıl ki "fıkıh'tan hukuk'a" geçmek mecburiyetinde kaldık-tarihî gelişim,kültürel etkileşim-; aynen öyle,"Latin Alfabesi"ne de,"Latince"ye de geçmek mecburiyetinde kaldık...
" Nasıl ki "fıkıh'tan hukuk'a" geçmek mecburiyetinde kaldık-tarihî gelişim,kültürel etkileşim-; aynen öyle,"Latin Alfabesi"ne de,"Latince"ye de geçmek mecburiyetinde kaldık...
Hattâ öyle ki; ta "Ulu Hakan
Dönemi"nde bile "harf değişikliği süreci" de başlamıştı",
diye hatırlatılan mes'eleyi izah etmeye gayret ettiler.
"Japon Kalkınması", "alfabe
değişikliği" ile olmadı.
"Mao Devrimi"nde bile
"Kızıl Çin Alfabe Değişikliği" yapmadı...
"Rus Deccalleri" bile
"alfabe değişikliği" yapmadı...
İsrail ise "bin yıl öncesinin mevta
alfabesi,'İbranî Alfabesi"ni diriltti.
"Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK" ise
"alfabe değişikliği" yaptı...
Niye?
Vesaire...
Ehemmiyetli bir sebep de, yaşadığımız,
bulunduğumuz "coğrafî konum" olsa gerek...
Üstelik, tabiri caizse, "bu saatten
sonra, bunları tartışmak" da, pek bir anlam ifade etmiyor.
Bu mes'eleye de,"Batılılaşma
İhaneti" nokta-i nazarı ile de bakmak,mevcut "realite"yi de
değiştirmiyor.
Ne "Arap Alfabesi" zordu; ne de
"Osmanlılarda/Oğuz-Türkmen soylu Türklerde;'okuma-yazma oranı' da düşük
değildi.
Hülasa,"Sakarya'nın sırtına vurulan
Türk Tarihi"nin gelişim vetiresi;'Şark'tan Garb'a' doğru idi..
Aslında,"Alfabe"miz
de,"Göktürk-Orhun Alfabesi'nden,'Uygur Alfabesi'ne; 'Uygur Alfabesi'nden
de 'Arap Alfabesi'ne ve 'Latin Alfabesi'ne doğru "değişimler"
göstermişti.
7-"Bir Devlet Operasyonu: 19
Mayıs":
Yine bazı tarihçilerimizin
"kitap"larının neşri ise; rahmetli ATATÜRK'ün 81. vefât yıldönümüne
denk geldi.
Murat BARDAKÇI'nın,'Bir Devlet
Operasyonu:19 Mayıs" isimli kitapda, "Samsun'a Çıkış"ın,"Bir
Devlet Operasyonu" olduğu, tarihî belgelerle ispatlandı.
Yine tarihçilerimizden Prof. İlber ORTAYLI
da,'yazılı basın'a da yansıyan izahatları ile "Millî-Mukaddesatçı
Camia"yı,"Atatürk'e Bakış"ta "menfî/olumsuz" etkileyen
merhum "Karadenizli Tarihçi"mizdeki, âdeta "İngiliz
Etkisi"ni ise;"dışarıdan empoze" tabiri ile ifade etti.
Belki de, 81. vefât yıl
dönümünde,"ezber bozucu cesaretli açıklamalar"dan birini de,
tarihçilerimizden Prof. Cezmi ERASLAN yaptı:
"-Hasta hâli ile ATATÜRK'ün 'Hatay Türk Yurdu'nu, Türkiye'miz topraklarına nasıl kattığı"nı,"Star TV"ye yaptığı izahatları ile ortaya koydu.
"-Hasta hâli ile ATATÜRK'ün 'Hatay Türk Yurdu'nu, Türkiye'miz topraklarına nasıl kattığı"nı,"Star TV"ye yaptığı izahatları ile ortaya koydu.
NETİCE-İ KELAM:
Topyekûn Türk Milleti, tıpkı 81 sene evvel
"atası"na, nasıl büyük teveccüh ve tazimde bulundu ise; 81 sene sonra
da aynı büyük teveccüh ve tazimini, yine devam ettirdi.
Fakat,"Hükûmet"ce ve
"Devlet"ce, malûm "M.Kemal Mes'elesi","Atatürk
Mes'elesi", 81. vefât yıl dönümünde de 'halledilemedi...'
İnşaallah ,100.vefât yıldönümünde, 10
Kasım 2038'de, mezkûr mes'ele, 'halledilmiş' olur...
Terme,
12 Kasım 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder