Powered By Blogger

19 Haziran 2009 Cuma

AHMET KABAKLI HOCA ile "TEMELLERİN DURUŞMASI" ÜZERİNE SOHBET *(3)

Ahmet KABAKLI Hoca ile "TEMELLERİN DURUŞMASI" Üzerine Sohbet....

"MİLLÎ MÜCADELE İSLÂMİYET'LE KAZANILMIŞTIR"*(3)


Murat BAŞARAN:- Yani sadece Müslüman devletlerle değil, dünyanın her yerindeki Müslüman soydaşlarımızla da aramız açılmış, onlardan koparılmışız...
Ahmet KABAKLI:- Evet...Sebebi bizim müşterek dilimiz var. Bilhassa Arapça, Farsça kelimeler dilimizde müşterektir. Kazan'da da söylenir, Kırım'da da söylenir. Türkistan'da da söylenir. Şimdi biz onları attığımıza göre binaenaleyh başka çaremiz kalmamıştır. Şimdi bu yapılan işler eğer Batı istemediyse sn derece büyük bir şuursuzluk ve cinnettir.Batı istediyse pazarlıktır ve satılmışlıktır. İşte biz bugün bunun ıstırabını yaşıyoruz. Dahası vgfar, dahası var. Yapılanlar bundan ibaret değil. Yazı meselesi...Türkiye'de biz yazıyı değiştirmek suretiyle...Niçin değiştirdik belli değil.Japonya değiştirmedi, Çin değiştirmedi; bunların yazıları çok daha ağır..
İslâm âlemi hiç değiştirmedi. Biz değiştirdik. Diyelim ki Arap harflerini İranlılar kullanıyorlar, öyle bir şey yok yani. Endonezyalılar kullanıyorlar. Zaten bir Latin alfabesi var, bir de Arap alfabesi var dünyada. Başka yok ki. Yani her milletin harfleri diye bir konu yok ki. Bu alfabeyi yok etmek mahvetmek suretiyle neler yapmışızdır. Bir defa 1500 yıllık kütüphanemizi yok etmişlizdir. Kütüphanesiz bir milletiz. Bugünkü kültürümüzün büyük sarsıntısının da sebebi budur.
Daha sonra Ruslar bizi taklit etmişlerdir. Azerbaycan'a önce Arap alfabesini, sonra Latin alfabesini, sonra Kiril alfabesini getirmişlerdir. Bütün Türk kavimlerine başka başka alfabeler kullandırarak birbirlerinden ayırmışlardır. Biz öncülük etmişizdir. insan buna şaşar. İran'da güzel Türkçe konuşan 20-25 milyon Türk var. Sovyet-Rusya'da 70-80 milyon Türk var. Bütün bunların Arap alfabesiyle bizim gibi okuyup yazdığını ve bizim bildiğimiz Türkçe'yle konuştuğunu tasavvur etseydik, bugün bir türk romancısının romanı 100 bin basarsı. Bütün buralarda okunurdu. Ve kendiliğinden bir Türk Dünyası tesanğd içerisinde olurdu. Yani "devrim" adıyla yaptığımız şeyleri ya hiç düşünülmeden, çünkü murakabe yok, çünkü basın yok, yasak herşey, hür fikir yasak, bu yasakların neticesinde "devrim" diye yaptığımız şeylerin büyük bir yanlışlık olduğu, yahutta çok büyük bir ihtimalle bir takıom pazarlıklara dayandığı anlaşılmaktadır. Bu bir takım pazarlıklar işte sizin biraz evvel sorduğunuz sorunun cevabı oluyor. Bu bir takım pazarlıklar, yahut da düşünülmeden murakabesiz, tenkitsiz, ben benim diye, sözüm kanundur diye yapılmış şeyler, bu hareketlerin sonuçtaki acı meyvelerini görüyoruz. Artık Türkiye'de hiçbir genç duvardaki bir levhayı bir mezar taşını okuyamıyor. Okumasına da imkân yoktur. Müzeye gidiyor, İngilizlerden daha yabancı dolaşıyor, tanımasına, bilmesine imkân yok. Halk dili, halk dili diyoruz....Halk dili sürükleniyor uydurma dilin karşısında...Halk ile aydın birliği ortadan kalkmış. Attıkları Arapça, Farsça kelimelerin yerlerine, ingilizce, Fransızca kelimeler on katı doldurmuş. Bugün bir kolej dili teşekkül etmiş, sadece Türkçe'si "dır, dir"den ibaret. Beş tane İngilizce kelimenin sonuna "dır" koyuyor, oldu sana ilim dili. Türkçe ilim dili olmaktan çıkarılmış. İslamiyet'le uğraşacağız, İslamiyet'ten kurtulacağız derlerken, ne şahsiyetimiz, ne hususiyetimiz, ne kültürümüz, hepsinden çıkmış, sıyrılmışız. Yine bütün bu konularda ben karamar değilim. Biraz önce söylediğim Karadeniz teşbihini hatırlayacaksınız. Mutlaka bu millet coşacaktır ve yeni nesil kendi değerlerine sahip çıkacaktır. Ama ortada bir tehlike vardır. Yeni neslin örnek alacağı unsurlar da yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Ortadan kalkacak olan kitaplardan ibaret değil, gelenekler, konuşulan güzel Türkçe kaybolmaktadır. televizyonlarımızda, radyolarıumızda , okullarımızda hafsala almaz bir bozuklukta Türkçe konuşulmkatadır.
Türkçe'ye saygı gösterilmemektedir, imlâ hergün değişmektedir. Bütün bunlar bir yerde İngilizlerin bile istemedikleri, Batı'nın bile istemediği bir noktaya getirmiştir. Çünkü beşeri kültür kayboluyor...
Hiçbir insan, bir milletin kültürünün bu şekilde darmadağın olmasına gözyumamaz, razı olamaz. Bu noktaya gelinmektedir. Herhalde bu durumu bize teklif ettilerse, teklif eden milletler de sıkıntı içerisindeler....Çünkü insaniyetin bir parçası, bir büyük kültürü, genel kültürün büyük bir mozayiği yok olmaktadır.(Devamı var)

(*):Türkiye Gazetesi, 06.Ocak.1990, sayfa 7

Hiç yorum yok: