Powered By Blogger

9 Nisan 2011 Cumartesi

ÇOCUKLARIMIZI "ÇOCUK DERGİLERİ"ile BULUŞTURMAK ve "TÜRKİYE ÇOCUK DERGİSİ"

ÇOCUKLARIMIZI "ÇOCUK DERGİLERİ" ile "BULUŞTURMAK
ve "TÜRKİYE ÇOCUK" DERGİSİ

"İnternet Teknolojisi"nin, "iletişim teknolojisi"nin bu kadar yaygın olmadığı zaman dilimlerindeki çocukluğumuz daha da bir başka idi. Makaralardan arabalar yapmak, çember çevirmek, plastik kamyonlarla kum taşımak, hatta tekerlekleri demirden üç tekerlekli bisikletler sürmek, çelik-çomak oymnamak, ellerimizin sırtlarının soyulmasına aldırış etmeden pıtık-misket oynamak..Ve tabiî buz üstünde de olsa, babalarımız yakaladıkları topları kesse de, futbol oynamak, çok üstün iddialarla mahalle müsabakaları yapmak.
Çocukluğumuzu doyasıya yaşamak, böyle birşeydi. Mektebe gider-gelirken, yaya yürüdüğümüz iki-üç kilometrelik yolu, birbirimizle şakalaşarak, arkadan ayaklarımıza çelmeler takarak, "çaylak" diyerek takılarak, günümüzde pek kalmayan çokca samimî bir şekilde tamamlamak. Mektep çıkışı ise henüz arabaların o kadar da yaygınlaşmadığı bir zaman diliminde, çeyrek ekmekler içinde koydurduğumuz bazen kışlık, bazen de "kırmızı helvalar"la, büyük bir iştahla yiyerek, yine şen-şakrak, neşe ile evlerimize dönüşümüz.
Henüz "küreselleşme"nin, "globalleşme"nin "değerlerimizi" şimdiki kadar altüst edemediği bir zaman diliminde, henüz "12 Eylül Askerî Darbesi"nin de yapılmadığı bir zaman diliminde, isminde "ticaret", "tüccar"lık, "kapital" asla çağrıştırmayan "Ülkü Ocakları"nın "Çarşamba Seminerleri"ni tıka-basa doldurmak; çokca seviyeli okumalar, tartışmalar ve seminerleri dinlemek, fikren gıdalanmak..Hiçbir riyakârlığın, hiçbir çıkarın insanların aklına bile gelmediği "Ocaklar" da, "Ülkücü Öğretmenler"imiz tarafından "önemsenmek", ancak bu "önemsenme"nin asla "istirmara" sebep olmadan, çok samimî ve sıcakkanlı, karşılıksız bir şekilde olabilmek. Daha o yıllarda, "Ülkücü öğrenci", sınıfında, okulunda, bulunduğu yerde "en birinci" olan ve "parmakla gösterilen"dir düşüncesinin hafızalarımıza yer ettirilmesi..Bizlerin de, öyle kalender "Ülkücü Öğretmenleri"mizi adetâ "rol model", "idol" olarak almamız.
"En çok kitap, dergi, gazete okuyan bir Ülkücü kitle, Ülkücü camia" içinde çocukluğumuzun idame etmesi. Bulunduğumuz yerdeki "Ülkü Ocakları Teşkilatı"nın, "bölge"deki "sivil teşkilatlar" nazarında, en geniş ve en büyük sayıda "kütüphane"ye sahip oluşu..
Ve "12 Eylül Askerî Darbesi"nin, "Ocaklar"ımızı, "kütüphaneleri"mizi "darmadağın" edişi..Ve şahsen bizlerinde, "12 Eylül 1980" tarihi itibariyle, günlük gazete okumaya geçişimiz, rahmetli Kemal ILICAK'ın "Tercüman"ını günü gününe okuyuşumuz. Haftalık "Milliyetçi-Ülkücü Mevkûteler"imizde, "Yeni SÖZCÜ" ve "Yeni HİZMET"i okuyuşumuz..Aylık "Yıllarboyu TARİH" dergilerini, "Millî Eğitim ve Kültür" dergilerini, "TÖRE" dergilerini, "KONEVÎ" dergilerini,"Birliğe ÇAĞRI" derglerini, "Doğuş EDEBİYAT" dergilerini, yaşadığımız zaman diliminde çokca yayınlanan "dergilerimizi" alıp, okuyuşumuz..
İşte "Çocuk Dergileri" ile de tanışmam, böyle bir "vetire"de meydana geldi. Rahmetli Ahmet KABAKLI Hoca'nın, rahmetli Ergun GÖZE'nin, şimdilerde başka gazetelerde yazmaya devam eden Nazlı ILICAK'ların, Rauf TAMER'lerin, Yavuz DONAT'ların yazdığı "Tercüman"ın çıkardığı "Tercüman Çocuk" dergisini bayiden alıp okuyuşumuz. Tommisk, Teksas,Zagor, Tarkan, Kara Murat gibi "çizgi romanları" büyük bir heyecan ve aşk ile okuyuşumuz,içinde "çizgi romanlar"ın da oluşu, derslerimizle ilgili mevzûların da yer alışı, "Tercüman Çocuk" dergisine, çocuk yaşta olmamız hasebiyle, hatta "ergenlik" ve "gençlik" dönemimizde bile, hattâ 50'ye yaklaşan yaşımıza rağmen bile hâlâ o sıcaklığımız devam ediyor..
Sadece "Tercüman Çocuk" değil, "Milliyet Çocuk" gibi yaşadığımız zaman dilimindeki "Çocuk Dergileri"ne olan ilgimiz, yakınlığımız...
21. YÜZYILIN ÇOCUKLARI
Bizler, tabiîki "20.Asrın Çocukları" idik. Şimdilerin "21. Yüzyılın Çocukları" gibi çokca "teknolojik imkânlar" içinde doğmadık, çokca "sanal imkânlar"la büyümedik.Ancak "çokca doğal"lıklar içinde doğduk, büyüdük, yetiştik..Bizim zamanımızda o kadar da "plastik çiçekler" yaygın değildi.Şimdilerde "internet teknolojisi"nin, "iletişim teknolojisi"nin sağladığı "müthiş imkânlar"la, neredeyse "pıtırak" gibi "Çocuk Dergileri" çıkıyor. "Bedava" bir şekilde okuyabilmek, faydalanabilmek, istifade edebilmek, "bir tık kadar" yakın.Gel gör ki, "keretalar"ın aklına bile gelmiyor "Çocuk Dergileri..." Kendi çocuklarımız da dahil, işleri-güçleri "internet"te "oyun oynamak", "play staion" denilen, "futbol müsabakaları" oynamak veya "silâhlı, kanlı oyunlar" oynamak. Hem de "bıkmamacasına..." Hem de saatlerce..."Keretalar"ın aklına "derslerimle ilgili ne şekilde faydalanırım" bile gelmiyor."Varsa yoksa oyun" derler ya, aynen öyle...
"Yavrum, çocuğum bak işte sizin seviyenize göre 'Çocuk Dergileri" var. Bu 'Çocuk Dergileri"nde hikâyeler, masallar, bilmeceler, çizgi-romanlar, derslerinizle ilgili bilgiler de var."Bir tık kadar" yakın olan bu "Çocuk Dergileri"nin de "web site adresleri"ni de "tıkla", "oku", yeni bilgiler "öğren", "üye" ol, çalışmalarını gönder, irtibatlı ol.."
"Sen söyle, sen işit!" derler ya, "keretalar" hiç "tın"mıyor"lar bile!
Günümüzde bazı gazetelerin ilâve olarak da verdiği "Çocuk Dergileri"ni alır, önlerine korsun fakat takip etmezsen, ilgilenmezsen, ne okurlar, ne de merakla dönüp şöyle bir bakarlar!
Burada yazamadığım fakat belki sizlerin de fiilen yaşadığı hâllerdir belkide...
Biraz da "mesleğimiz" icabı da olsa gerek, yine de "pes etmiyoruz" elbette. Okullarımıza ders olarak da konulan "Serbest Etkinlik"lerde, "Çocuk Dergileri"ni de hatırlamamak, bizim gibi yetişmiş-büyümüşlere de pek yakışmıyor..Geçenlerde, böyle bir "etkinlik"te, öğrencilerime "Türkiye Çocuk Dergisi"nin, bir ay önceki sayılarından temin ettim. "Allah(c.c.) razı olsun", "İhlas" ve "Türkiye Gazetesi" çalışanları ve sorumluları "karşılıksız" yardımda bulundular. Elbette çocuklar, önlerinde daha ambalajı bile açılmamış "Türkiye Çocuk Dergileri"ni görünce, "farklı bir faaliyet" olmasının da getirdiği bir duygu ile çok da sevindiler, memnun kaldılar ve ben de bütün yorgunluğumu unuttum tabiî..Hani derler ya, "karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak!" "Çokca şikayetler" yapacağımıza, "ben bu mevzûda ne yapabilirim?", diye düşünerek, karınca-kararınca "bir şeyler" yapmak yani!!!
Aradan ne kadar hafta geçti bilmiyorum, ders esnasında, "okul idaresi"nce, masamın üstüne,"TÜBİTAK"ın, Kasım 2010 tarihli "Bilim Çocuk Dergileri"ni görünce, "Çocuklar gibi sevindim", diyebilirim."Bilim Çocuk Dergileri"nin içindeki çok sayıdaki "eğitici ekler", beni daha da memnun etti. İşin doğrusu, her zaman "Beşiktaş Spor Dergileri"ni almaktan da "gına" gelmişti!
"İşte bu!", dedim. "İşte bu kadar basit!", dedim. Hele de mesleğimi fiilen yerine getirdiğim "Güney-Doğu Anadolu Bölgemiz"deki "okullara" da, keşke "her ay" böyle "koliler" hâlinde, eski sayılardan da olsa, yığın yığın gönderebilseler..Hâlen Türkiyemizde, çok sayıda çıkan, aylık periyotlarla yayınlanan "Çocuk Dergileri" mevcut..Ne olurdu da, bilhassa "Eğitimde Sondan Başarılar" sergileyen "Güney-Doğu Anadolu Bölgemiz"deki okullara, hem de öncelikli olarak "merkez-köy" ayırımı yapmadan, ellerinde kalan bütün "Çocuk Dergileri"ni, okullarımıza gönderebilseler?!
"Çocukları, 'Çocuk Dergileri' ile Buluşturmak" namına da çokca faydalı olabilecek böyle bir "teşebbüs", inanın çocuklarımıza "para" ve "oyuncak " dağıtmaktan da daha "kalıcı", daha "eğitici", daha "uzun vadeli", daha "faydalı" olacaktır, diye düşünüyorum..
Anneler, babalar, öğretmenler, bütün "yetkililer" ve "etkililer", bu mevzûda ellerinden geleni yapsalar, ülkemizin, bilhassa da "eğitim başarısı"nda "son sıralar"da olan "Güney-Doğu Anadolu Bölgemiz"in okullarında okuyan "çocuklarımıza" da sahiden "iyilik" yapmış olacaklar!!!
Çocuklarımızı, "çocuklar gibi şenlendiren"lere ne mutlu!!!
09.Nisan.2011
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: