Powered By Blogger

15 Nisan 2011 Cuma

HÂLÂ BİZE "FAŞİST" DİYENLER VAR!!!

HÂLÂ BİZE "FAŞİST" DİYENLER VAR!!!
Aradan üç tane on yıl ile ilave bir yıl daha geçmiş olsa da...
"12 Eylül Mahkemeleri"nde, "12 Eylül Adaleti" huzurunda, "en üst seviye"den "faşist" olmadığımız "deklare" edilmiş ve "tekzip" edilmiş olsa da...
Onsekiz yıldır "Allah'ın rahmeti"nin de bir eseri olarak "bir tıkla" hemen hemen bütün "hakikat"lerin öğrenildiği bir zaman dilimini fiilen yaşamış olsak da...
"Yüzde yüz Türk, yüzde yüz Müslüman" olduğumuzu kaç defa ispat etmiş olsak da...
"Birileri"nin "nokta-ı nazarları"nda, "birileri"nin "bakış açıları"nda, "birileri"nin "gözünde", "kafasında", "beyninde", "hafızası"nda hâlâ bize "faşist", "faşist militanlar" denilmeye devam ediliyor...
"Marksist kartaloz" veya "sosyalist kartaloz" "Ömer LAÇİNER"den tutun da, "12 Eylül Edebiyatı" diyebileceğimiz "kategoriye" romanları ile katkı yapan "İnci ARAL"lar da, hâlâ bize "faşist", bize "faşist militanlar" demeye devam ediyorlar...
Adetâ bizleri ,"Bize de Faşist Diyenin", kertesine getiriyorlar..
"Bizlere", yani "Ülkücü Alperen Hareket Kadroları"na...
"Bizlere" , yani "Faşistcesine" işkence tezgâhlarından geçirilen güzelim bir "camiâ"ya...
Rahmetli "Başbuğ" Alparslan TÜRKEŞ'in bile "vatan hainliği"nden yargılandığı günlerden bu yana...
Nerde "12 Eylül" mevzûlu "kitap" çıkmış, hele de "edebiyat eserleri" yayınlanmış; romandı, hikâyedi, şiirdi vesaire, büyük bir ihtimalle, "12 Eylül Edebiyatı"na dahil etmişimdir..
Ne yazık ki, bir zamanlar "yusufîye"lerden "Bizim DERGÂH" isimli fikir mecmuaları çıkartan; bir ara  ki daha çok da "hapishane"de iken, adetâ peşi peşine "12 Eylül Romanları", "12 Eylül" temalı eserleri o güzelim "camiâ"ya kazandıranlar, şimdilerde adetâ "yok" oldular!
Son otuzbir yıldır, hadi kabaca diyelim, "solcular", "12 Eylül" mevzûlu ne "sinemalar", ne "televizyon dizileri" çekip, yayınlatırken; yine "12 Eylül" temalı ne "romanları" "edebiyatımıza" kazandırırlarken; bizlerde daha yeni yeni çekilmekte olan filmlerin "fragmanları"nı, "sanal ortamda" zar-zor" izleme iştiyakı ile yanıp tutuşmaya devam etmekteyiz..
Hadi yine kabaca diyelim, "solcular"ın belirlediği "gündemlere" büyük bir "tepkicilikle" karşı koyarken; sanki adetâ kendimizi ifade etmekten "aciz"miş gibi, hep "savunmalarla" avutulup durmaktayız..
Aslında belki de, muhtelif sebeplerden de olsa, "Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi-Teori" gibi eserleri ile "İdeolojiler Vadisinde Sistemli Düşünme"yi "Ülkücü Alperen Gençliğe" kazandırma gayretinde olmuş nam-ı diğer Ayhan TUĞCUGİL'in de, son zamanlarda dillendirdiği, yahut seslendirdiği üzere, "Türk Milliyetçiliği Fikir Hareketi, tarihinin en zayıf dönemini yaşamakta" ve maalesef çoğumuz, "Sivastopol Marşı"ndaki ufak bir değişiklikle; "Sivastopol önünde erat  yer tayın/ ÖLÜRSEK ŞEHİDİZ, KALIRSAK HAYIN" hâllerini yaşamaktayız!!!
Baksanıza, adetâ "Ülkücü Alperen Hareket"in "fikir babası", "kurucusu", lideri", "Başbuğ"u olan rahmetli Alparslan TÜRKEŞ'in oğlu, "Ahmet Kutalmış TÜRKEŞ"ler bile, "sosyolojik bir vakıa" olarak da, "savrulabilmekte", "hayınlaşabilmekte...." Tamamiyle "12 Eylül Nesilleri"nin adetâ bir "proto tipi" olan  1978 doğumlu, 33 yaşındaki "Ahmet Kutalmış TÜRKEŞ"lere bile "sahip" çıkamayacak bir "konum"a sürüklenmiş olan koskoca camiânın günümüzdeki çoğu gençleri de, "12 Eylül Nesilleri" de, yine nam-ı diğer TUĞCUGİL'in de vurguladığı üzere, "Erol GÜNGÖR de kimmiş?", diyebilmekte!!!
Zaman zaman "MHP Genel Başkanı" Dr. Devlet BAHÇELİ'nin de hatırlattığı; "Ülkücü Alperen Hareket" te, son 31 yılda yaşanan "nitelik kayıpları", "seviye düşüklükleri", "kalitesizlik", sonunda "Ahmet Kutalmış TÜRKEŞ"ler ile en yüksek seviyede "patlak" veriyor olsa gerek!!!
Koskoca "Ülkücü Alperen Hareket"in haftalık "mevkûteleri" olmadığı gibi, yayınlanmakta olan "aylık mevkûteleri" ise adetâ "camiâ"nın "elitist kesimi"ne hitap etmekte fakat ekseriyetle "milletten kopuk" bir şekilde "etkin"liği, "müessiriyeti", "efkâr-ı umumiye"deki, "fikirler camiâ"sında "yeri" tartışılır bir "hakikat" olarak belirmektedir..
Yine aslında belki de, hâlâ 2011'ler Türkiye'sinde, bize "faşist" diyenler, bize "faşist militanlar" diyenler bulunuyorsa, birazda kendimizi anlatamamanın eksikliğini de hissetmeliyiz. Günümüzde bilmem kaçıncısı tertiplen "İzmir Kitap Fuarı"nın "Söyleşi Etkinlikleri"ne bir tanecik "Milliyetçi-Ülkücü-Alperen Fikir Adamı"nın "çağrılmış" olmayışı, "davet" edilmiş olmayışı bile çok şeyleri de ispatlıyor olsa gerek!
Otuzbir yıl önceki "idealist"liğimiz, otuzbir yıl önceki "okuma iştihamız"a kavuşmadıkca; kelimenin tam anlamı ile "siyasî iktidar" olmadan önce "sosyal iktidar" olmanın eğitim, kültür ve fikir yollarını tesis etmedikçe, "Ülkücü Alperen Hareketi'nin Mukadderatı"nın pek de "parlak" olabileceğini, sahiden nasıl söyleyebiliriz ki?
Niye "Türkiye'mizin Mes'eleleri" çercevesinde, bilmem ne "Hareketi" bile "Kürtçe Özel Televizyon Yayınları" gerçekleştirirken; bizler, koskoca "camiâ", "Kürtçe Özel Televizyon Yayınları" gerçekleştiremiyor? "Yasal bir engel" mi var yoksa açıkca ifade etmek istersek; "teşkilatçılığımız" ile "meşhur" olmuş koskaca bir "camiâ"nın "becerisiksizliği" mi artmış?
Daha doğru-dürüst bile "internet ortamları"nda da olsa "radyo"larımız, "televizyonlar"ımız yok!!!
"Ey Türk! Titre ve Kendine Dön!" demek düşüyor bana...
15.04.2011
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: