Powered By Blogger

13 Nisan 2011 Çarşamba

"ÜLKÜCÜ ALPEREN" KADROLAR "MECLİS"E

"ÜLKÜCÜ ALPEREN" KADROLAR "MECLİS"E

Denildiği, yazıldığı ve artık da herkesce "genel kabul" gören ifadeye göre; Türkiye'miz tarihinin "en önemli", "en kritik", geleceğin Türkiye'sini de şekillendirecek "en kaderî" seçimin fiilen içerisinde..
12. Haziran. 2011, "Genel Seçimleri" sonrası, adetâ "kritik bir eşik", "aşılması gereken bir engel"  de geçilmiş, aşılmış olacak..
12 Eylül 1980 Askerî Darbe'nin "bizim çocuklar"ca uygulanıp; bugünlerde, "Yahu Türkiye'miz eskiden daha da "demokratik" imiş; Türkiye'mizde eskiden daha fazla "demokrasi" varmış", dedirten günleri de yaşıyoruz..
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; 1961-1980 arasında, "sıfır baraj"ın olduğunu yani "seçim barajının olmadığı"nı?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; "yıllık ciro"ları ile adetâ "köşe" olan "12 Eylül Kurumları"nın asıl sorumlu olduğu "sınav skandalları"yaşanırken; 12 Eylül 1980 öncesi, "Her Ünversite'nin kendi öğrencisini seçme ve üniversitesine alma hakkı"nın olduğunu?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; sahiden "çoğulcu düşünce"nin, sahiden "millî irade"nin ve tabiî "millî egemenlik" dediğimiz "nesne" nin de, 12 Eylül 1980 öncesinde "daha fazla oranda" mevcut olduğunu?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; "iki partili" veya en fazla "iki buçuk partili" bir "siyasî yapı" arzusunun da, U.S.A.'ın "bizim çocukları"nın, hadi açık yazalım, "darbeci zihniyet"in "gönül arzusu" olduğunu?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; "bir bıçkın" gibi, "devrimcisi" ile "ülkücüsü" ile "o güzelim idealist nesiller"in "Avrupa'nın Piç Zihniyeti"nce de, büyük bir "iştahla" biçildiğini yahut "biçilmek" istenildiğini?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; nice "cemaat zihniyetleri"nin de, nice "cemaat yapıları"nın da, tabiî benim burada bahsetmek istediğim "İslamî Cemaatler"in de,"büyüme"lerinin yahut "büyütülmeleri"nin de, o "demokrasimizin tabiri caizse içine eden" 12 Eylül 1980 Askerî Darbe sonrasına "denk" geldiğini?
Bir zamanlar ellerinde bilmem ne gazeteleri ile otogar otogar dolaşıp gazete satan bilmem ne "İslamî Cemaat"ten tutun da; benim "Ha Pocana Dağı, Ha Pok Dağı" diye de tanımladığım "USA Kasırları"nda hayatını idame eden bilmem ne "cemaat"inin veya bilmem ne "hareket"inin de, maalesef çok azımızın bildiği "12 Eylül Darbe Şakşakçılığı" sonrası "büyütüldüğünü" ve bu "büyütülme"nin de adetâ bir "Devlet Politikası" hâline de getirildiğini?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; "U.S.A. Zihniyeti"nin veyahut "12 Eylül Zihniyeti"nin; "Ne yaptık ne yaptık, iktidarı da TÜRKEŞ'çilere bırakmadık", dediğini?
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; "zorakî darbe vetireleri"yaşanmasaydı; "zorakî şiddet dolu millet düşmanlığı" yapılmasaydı; bugünkü Türkiye'mizin "iktidar" ve "muktedir" yapılarının, "yönetim kadroları"nın nasıl olcağını???
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; "zorakî bir siyasî ucube" olan "Anavatan Partisi"ni?
Ve yine aslında "bir proje"nin de uygulanmasının "uzantısı" olan ve yine "zorakî bir post modern darbe şiddeti" ile oluşturulan,benim taa yıllar önce "Ek Parti" diye tanımladığım "siyasî yapı"nın da, muhtemelen "geleceğin Türkiyesi"nde asla mevcut olmayacağını, olamayacağını?!
 Evet, her "siyasî yapı"nın ekseriyetle de "lider sultalığı" altında "seçilen" ve "millet"imize de "onaylattırılacak" olan "Milletvekili Listeleri", "Yüksek Seçim Kurulu"na verildi..
"Kıran kırana", "can hıraş feryatlarlar" fakat bazılarınca ve birilerince ise "gayet profesyonelce" gidilen "seçim vetiresi"ndeyiz...
Aslında, 12 Haziran 2011 Genel Seçim vetiresi, 12 Eylül Referandum vetiresi ile daha bir yıl önceden de başlamıştı..
Acaba kaçımız hatırlıyor ki; bu "12 Eylül 1980 Referandumu asla bir siyasî parti oylaması değil" deyip de; 13 Eylül 1980 sabahı, gazetelerinin birinci sayfalarında, "MHP Baraj Altı" manşetleri, başlıkları çekildiğini?
Bir "camiâ" düşününüz ki; "kadroları" "işkence tezgahları"ndan geçirilmiş!
Bir "camiâ" düşününüz ki; "kadroları" "serbest siyaset" yapması "zorakî kesintilere" uğratılmış?
Bir "camiâ" düşünüz ki; sadece "militarist generaller"in huzurunda, tabiri caizse "delikanlıca söylemler" yapmamış; sadece "mevkûteleri" kapatılmamış; "bütün teşkilatları lağvedilirken", "Avrupa'ya kaçanları" dışında, "bütün kadroları" "çok ağır işkenceler"den geçirilmişti...
Bugünün Türkiye'sinde, çok muhtelif sebeplerden; böyle bir "Ülkücü Camiâ"nın "iki partili siyasî yapısı"nın(MHP ile BBP), çok "spontane" ve "çok doğal" bir şekilde ortaya çıkışını bile "içlerine sindiremeyen"; ekseriyetle "12 Eylül 1980 öncesi"nden "kuyruk acıları" kalmış kimselerin; "zorakî husumet oluşturma" gayretlerine rağmen; "milliyetçi düşünce adamı" Mustafa ÇALIK'ın çok güzel mefhumu ile "Ülkücü Alperen Kadroları", her çeşit "tezgah" ve her çeşit "oyun"lara rağmen "var"dırlar...
"Eylüllere rağmen" de, "her türlü iblisce tezgahlara rağmen" de "var" olmaya devam edecek "kadrolar"dır "Ülkücü Alperen Kadrolar...."
Ne demek, "Ülkücü başka, Alperen başka"?!
Ne demek, hayatında bir kerecik "Ülkücü Alperen Kadroların teşkilatları"na çıkıp da, "bir bardak çay" bile içmemiş "İslamî Cemaat Zihniyeti" sahiplerinin "Ben de Ülkücüyüm" demeleri?
Ne demek, "rahmetli şehid Muhsin YAZICIOĞLU" yaşarken; 17 yıl boyunca, onca "seçimlere" gidilirken, "bir oy bile "vermeyen zihniyetleri"n, sonradan "timsahın gözyaşı"na bürünmeleri, "sahte övgüler" düzmeleri?
Bir "araştırma yazı"mız çapında "vurguladığımız" üzre, nasıl ki "Sosyalist Zihniyet'in Ülkücü Alperen Hareketi'ne bakışları asla değişmiyorsa; çok müşahhas bir vakıa olarak bilmem ne "cemaat zihniyeti"nin de, bilmem ne "cemaat zihniyeti"nin "hareketi"n de bakışları asla değişmemektedir..."
"Marksist, Leninist, Ateist, Stalinist", "Çin'ci mi olacağız, Rus'çu mu" "tartışmaları" da yaşamış olan ve "bugünün Türkiye"sinde, "İslâmî Gruplar" gibi "sayısız franksiyonlara" ayrılmış olunan "zihniyet" sahipleri ile "fikren" çok meşakkatli mücadeleleri ile dolu bir tarihi olan bir  "camiâ"dır; "Ülkücü Alperen Hareketi..."
Türkiye'mizin "İstiklâl-i Tam/ Tam İstiklâl"in adetâ "içine edildiği" son 30(otuz) yıllık "yakın tarihimize" rağmen; günümüzde çeşitli isimler altında da olsa "teşkilatları ile var olan" bir "camiâ"dır "Ülkücü Alperen Hareket..."
Yaşları ellilere yaklaşanlar; siz hiç "gidecek yeri", "gidecek teşkilatı" olmamanın getirdiği "psikoloji"yi yaşadınız mı ki?
Son bir yıldır "Ülkücü Alperen Hareket"in hadi diyelim, "Mefkûresi büyük, kendisi küçük" "siyasî teşkilâtları" bile "iblisce yok" edilmek istenildiğini, "oraya-buraya zorakî yamatılmak" istenildiğini?
Artık Türkiye'miz "tarihinin en ehemmiyetli bir seçim vetiresini" yaşamakta...
"Ülkücü Alperen Kadrolar", "Ülkücü Alperen Hareket"in teşkilat sorumlusu zihniyetleri, kendilerine, kendi zihin dünyalarına "çok dikkat" etmeli; "iblisce tezgah ve oyun"lara karşı daima "teyakkuz" hâlinde olmalı; asla birbirlerine sadece "seçim vetireleri"nde değil; "bir ömür boyu", "kendi mesleklerinin muhabbeti" ile dolu olarak yaşamalı, mücadele vermeli; "kırıcılık", "ötekileştirilik", "dışlayıcılık" "pozısyonları"na asla "düşmemeleri" elzemdir.
Bilhassa  "büyüklüğü"(!)n verdiği "kompleks" ile de olsa gerek; "M.H.P. teşkilatı" sorumluları", "Ülkücü Alperen Hareketi'nin Mukadderatı" namına da olsa, "B.B.P./Alperen Teşkilat" sorumlularınını "aşağılıcı", "küçümseyici", "aristokrat", "elitist zihniyetler"den de kurtulmalıdır...
Asla unutulmasın ki; günümüzde "Ahmet KUTALMIŞ" isimli "oğlu" bile "Ek Parti"lere "savrulurken; rahmetli "Başbuğ"umuz Alparslan TÜRKEŞ; asla "B.B.P./Alperen Teşkilatları"nı "küçümseyici ifadeler" kullanmamıştır..Bakmayınız siz, "internet ortamı"ndaki "zorakî montajlara"?!
Elli milyona yaklaşan "seçmen"lerimiz de, son 9(dokuz) yılda kendilerinde bir "artı değer" var mı?, diye "önce seçmen olarak fert fert kendilerine bakmalı"; şayet "seçmen olarak", son dokuz yılda "durumları"nda "pozitiflik" varsa "tercih"lerini "o yönde"; "negatiflik" varsa; benim tavsiye ve önerim, "MHP" si ile "BBP"si ile "Ülkücü Alperen Kadrolarını Meclis'e" göndermelidir...
Rabbim, 12 Haziran 2011 gecesini, "Türklüğün ve İslamlığın Kal'ası Türkiyemiz" hakkında "en hayırlı neticeyi" versin.(Âmin)
13.Nisan.2011
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: