Powered By Blogger

7 Ekim 2009 Çarşamba

"TREN BURDAN GEÇMİYOR"(*)

"TREN BURDAN GEÇMİYOR"(*)
Kıymetli "edebiyatçı-gazeteci-yazar" Sevinç ÇOKUM'un '66. Doğum Günü"nden(25 Ağustos 1943-25 Ağustos 2009) itibaren okumaya başladığım romanı. Tevafuk olsa gerek.
"İnternet Sitesi"nin birinde "Tren Burdan Geçmiyor" kitabını ve "tanıtım yazısı" da diyebileceğimiz bir "röportajı" okuyunca, meraklanıp, "internet aracılığı" ile alıp okudum.
Bana önceleri hep "Osmanlı Trenleri Buradan Geçmiyor"u hatırlattı. Suriye sınırı boyunca yaptığım bir "tren seyahati"nde, "Artık buradan Osmanlı Trenleri Geçmiyor, Osmanlı Trenleri Gelmiyor" hasretindeki Müslüman dindaşlarımı hatırlattı.
Fakat romanı bir "Üç Aylar"da okumaya başladığımda...
Neredeyse "Gazeteci Nüzhet FERMANLI" ile başlıyor ve "Gazeteci Nüzhet FERMANLI" ile bitiyor."Bok yuvası", "bataklık" olan "gazetecilik mesleği"nin handikapleri, "tercihler", "çatallı yol ağızları"nda yapılan "madde-mânâ", "erdem-erdemsizlik", "şeref-şerefsizlik" tercihleri...
ÇOKUM'un da bizzat yazmaktan gocunmadığı "bok yuvası", "bataklık" olan "gazetecilik" mesleğine de "içeriden" bir bakış.
Çok sayıda, belki de "aşırı" ölçüde diyebileceğimiz "müstehcen sahne anlatımları" da, gazetecilik mesleğinin ne derece "bok yuvası", "bataklık" olduğunu da ispatlıyor olsa gerek.
"Genç gazeteci Aysan"ın "şöhret" e tırmanma yolunda, "tinerciler"i araştırması, ekseriyetle "çeteler"in yönlendirmesinde olan "tinerci çocuk"la fiziken temasları, görüşmeleri, röportajları...
Benim kanaatimce "Abukizm Felsefesi", çok da "uyduruk!"Hani çocukluğumuzda "abudik kubidik" derdik ya, herhalde oradan mülhem olsa gerek. "Çarpık Batılılaşma" falan nasıl diyebiliriz ki, böyle bir "Kubizm Felsefeleri"ne...
Romanın 114. sayfasındaki "S.D" kısaltması ile verilen paragraf: "Alın bakem size sana bi niyet.Gari şapkadan ne çıkaceğse...Okuyun eyiyse eyi, kötüyse kötü, bahdığıze küsün!Bizden bu gader, ne demiştik? Gün bugündür, dem bu demdir dem bu dem. Zilli çıkaceğse zilli, telli çıkacağse telli...Aha bu da mendil! Allısı vaa, morlusu vaa, mendil deyip geçmen! Gözünüzün yaşını silin bakem! Yaş akıtmaynan yollar ıslanmaz..."
Romanın kısımlarını ayırıcı bu "paragraf"ın altındaki "S.D"nin ise "kirli sistemin kara kutusu" olan, "Süleyman Demirel" olduğunu, hemencecik de anlıyoruz. Evet, "Yaş akıtmaynan yollar ıslanmaz..."
Romanın sayfa 158'ine şöyle bir "tesbit" yazmışım: Dostoyevski'nin romanlarındaki gibi (Budala, Ezilenler) ne kadar da "gayr-i meşrû ilişkiler" anlatılmış. Hele sayfa 169'daki, 6. paragraftaki cümleler; "Şöyle HaberTürk'e de(Magazin) cascavlak bakmak varken!" dedirtiyor...
Hele de "nikâh nerede nikâh!" dedirten "bâkirelik" meselelerinin anlatıldığı 171. sayfadaki cümleler.Romanın 186, 187 ve 188. sayfalarından sonra, Aysan'ın bu kaçıncı "gayr-ı meşrû ilişkisi" böyle?, suâlini sormadan da edemiyorsunuz. Hep de "evli" olanlarla "gayr-ı meşrû ilişkiler" anlatılmış...
Kıymetli "edebiyatçı-gazeteci-yazar" ÇOKUM'un "Tren Burdan Geçmiyor" romanının 191. sayfasına ise şöyle bir "tesbit" yazmışım: "Tren Burdan Geçmiyor"un neredeyse yarıdan fazlası(?!) "cinsellik", "nikâhsız beraberlik", "evli olanlarla gayr-ı meşrû ilişkiler" anlatılmış...
"- Mutluluk...diyordu. Hazları sonuna dek yaşamaktır. Sen de yaşıyacaksın, ben de...ikimiz de yaşıyacağız."(s.191)
"...bir karıyı nasıl hallettiğine dair."
"Hilâl Görününce" romanı hiç de böyle değildi amma? "Zulme başkaldırış", "Türklük, Müslümanlık" değerleri... Sahi bu roman "küresel roman"mı, yoksa ""modernizm"i ifade eden "modern roman" mı?
Romanın 203. sayfasına da, "Yine nikâhsız beraberlik, basbağı 'fuhuş' anlatılıyor", yazmışım.
"Gazeteci Nüzhet FERMANLI" ile başlayan "Tren Burdan Geçmiyor" romanı, hem "madde bağımlısı/tinerciler"e sahici bakışlar serdetiyor; o kadar ki "2000'ler Türkiyesi"nde tinercilerin nasıl "çeteler"in kontrolünde olduğunu da anlıyorsunuz; hem de "gazetecilik mesleği"ne de "içeriden sahici bir bakışı serdetiyor. "Zulmet-i Beyaz/Beyaz zulmet/Gazetecilikte işine son verilme", "gazeteciliğin elif ba'sı" dillendiriliyor. Bilhassa toplam 18 sahifede, (211-229) "Bâbıali, medya 'bok yuvası', 'bataklık' olarak tanımlanıyor.(s.219)
Ve sahiden gazeteci Nüzhet FERMANLI'nın "ruh burkuntular"ı, "ruhunda esen fırtınalar", "ruhî gel-git'leri..."
Ve romana ismini veren FERMANLI'nın , meslekdaşı Kâmil'e ithafen yazdığı "Veda Yazısı...":..."Yazmanın hakkını verirdi çünkü. Çirkini, olmazı görürdü ve gördüğü gibi de söylerdi. Hayatta iki şeyi savundu sapına kadar. Düşünce özgürlüğü ve düşünce namusu...
.....Beynimizle düşünmüyoruz, kıçımızla düşünüyoruz. Çünkü bizim için heykelin alt tarafıdır önemli olan. Biz hep heykelin alt yanıyla uğraştık. Heykelin üst yanı ilgi alanımız dışında kaldı.
.......Bütün çocuklar, bütün güzel insanlar trenleri sever gibi gelir bana...ve ben hattın uzağına düştüm...
Böyle yitik değildi eskiden
Çıkardı karşınıza olmadık bir yerde
Upuzun bir tren..
El sallardınız.
Hiç görmediğiniz yüzlere.
Öylesine bizden.
İstasyonlar hüznün şiiri
Yolcular ıpıslaktı.
Bir yağmur bulutunca gelirdi insan yüküyle
Bir yağmur bulutunca ağlardı.
Giderdi bir mercan köşkün içinden,
Kağıttan yıldızları, yaldızdan etekleriyle..
Şimdiyse gökdelenler, fabrikalar..
Ve daha bilmem neler...
Şehrin boyası silindi.O resmi yapmıyoruz demek ki...
Hattın uzağındayız artık."(s.228,229)
Romanın baş kahramanı Nüzhet FERMANLI, "gazetecilik mesleği"nden olma noktasında, "hattın uzağındayız artık. Uzak düştük, düşürüldük. 'Tern burdan geçmiyor' artık. Çocukların, güzel insanların sevdiği trenler" demekte âdeta...Ve "gazetecilik mesleği"nin faziletini, şerefini koruma iştiyaki ile dopdolu kalabiliyor..Romanın sonuna doğru "işsiz-güçsüz gazeteci Nüzhet FERMANLI" neyi "tercih" edecek acaba?, dedirten "son kısımlar..."Okurları bir hayli "heyecanlandıran kısımlar" olsa gerek. Çünkü "çatallı yol ağzı"nda, "kirliliği değil, tertemizliği"; "şerefsizliği değil, şerefliliği" ; sunulan onca imkânları değil; sadeliği "tercih" edebilmek kolay olmasa gerek!
Ve Nüzhet FERMANLI'nın "Bir Anadolu Çocuğu" olduğunu hatırlayışı, yarıyoldan "otomobilden inişi..."Sevinç ÇOKUM'un "Tren Burdan Geçmiyor" romanının son kapak kısmına ise şunları yazmışım:"Tam bir 'Yeşilçam' filmi senaryosu...'Tren Burdan Geçmiyor' sinemalarda...
(*):Sevinç ÇOKUM, "Tren Burdan Geçmiyor", (Roman), Ötüken Neşriyat, 1.Basım 2007
08.10.09
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com/metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: