Powered By Blogger

13 Ekim 2009 Salı

ÜÇ ESERİNDE ALİ BULAÇ'IN GÖRÜŞLERİ-2

Yazı Dizisi:
 
ÜÇ ESERİNDE ALİ BULAÇ'IN GÖRÜŞLERİ-2
(Millî Görüş/Erbakan Hareketi'ni ve "İslamcılar"ı Anlama Cehdi)
(GÜLEN HAREKETİ ARAŞTIRMALARI 14 Din-Kent ve Cemaat
FETHULLAH GÜLEN ÖRNEĞİ(*))
Ali BULAÇ'ın "Sülasiyesi'nin/Üçlü Çalışması'nın" ikinci eseri olan "Gülen Hareketi Araştırmaları 14 Din-Kent ve Cemaat FETHULLAH GÜLEN ÖRNEĞİ" ile "yazı dizi"mizin ikinci bölümüne de başlamış bulunuyoruz.
BULAÇ, bu eserinin de "Önsöz"ünde,"20.Yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan büyük göç hareketlerinin, yeni kent ortamında ortaya koyduğu yapılar ve kendine özgü açtığı sosyal mecranın anlaşılmasını hedeflemektedir" demekte;"Fethullah GÜLEN" veya "Gülen Hareketi", "toplumsal pratiğin somut örneğidir" tesbitini yapmakta.
BULAÇ, tıpkı "Millî Görüş(/Erbakan Hareketi İ.G.)'nin "dinî" değil,"sosyolojik" olduğunu, "göç ve kent olgusu"na dayandığı gibi; "Gülen Hareketi'ni de , bilhassa1950'lerden sonra Türkiye'mizde yaşanılan "göç ve kent olgusu"nun "ortaya" çıkardığını belirtmek istemekte.
Sahiden de, günümüz "sivil-millî-İslamî-insanî" "Hareket"lerin "mazisi"ne, "yaş"larına baktığımızda, "40 yıl "ile örtüşmektedir. "Millî Görüş(/Erbakan Hareketi İ.G.)-"Erbakan Hareketi" tanımı da "kabul" edilen "tanımlar"dan olduğundan, ikinci bir tanımlama da olsa ekleme zarureti vardır-"Ülkücü Hareket" ve "Gülen Hareketi"nin "mazisi", "yaş"ları "40 Yıl"dır. Ülkemizdeki büyük çaplı 'göç ve kent'leşme dalgalarının ortaya çıkardığı bu "Hareket"lerin, "birbirleri"nden "farklılıkları" olsa da, "örtüşen", "benzeşen" hususiyetleri de vardır.
BULAÇ, nasıl ki "yazı dizi"mizin ilk bölümde inceleğimiz ve "görüşleri"ni ortya koyduğumuz, "üçlü çalışması"nın ilkinde, "Millî Görüş/Erbakan Hareketi'ni" "tahlil" ettiyse, bu ikinci çalışmasında ise, "kabul" gören tanımı ile "Gülen Hareketi"ni "tahlil" etmektedir.
Evet, eser baştan sona "Gülen Hareketi"nin "analiz"idir. Ki, eserinin 'üst başlığı"nda da "Gülen Hareketi Araştırmaları 14' diye de belirtilmiş zaten. BULAÇ'ın bu eserinin , belki de "en temel vurgusu", 'küresel/global ölçekte açılım" yapan 'tek' "Hareket'in, "fiilî durum' itibari ile "Gülen Hareketi" olduğu vurgusudur. Ve "Dinlerarası Diyalog" ile "Türk Okulları"nı, 'esas'ta, böyle bir "zaviye"den değerlendirmekte. Hatta "Türkiye'mizin de(Devlet olarak)", "Gülen Hareketi" üzerinden "küresel açılımlar" yaptığını ifade etmekte.Ve tabii bu eserinde BULAÇ, "Dinlerarası Diyalog"u onaylamakta, "asla ihanet" olarak "vakıa"ya bakmamakta...
Halbuki çoğu okurların da bileceği üzre, hem "Millî Görüş/Erbakan Hareketi" içinden; hem de "Ülkücü Hareket" içinden" ve tabii bazı "cemaat"lerin içinden(Prof.Haydar BAŞ'ın cemaati gibi);"Dinlerarası Diyalog", âdeta "ihanet" olarak değerlendirilmiştir.
BULAÇ, yine bu eseri boyunca da "cemaat, tarikat" gibi "kavramları" korkusuzca kullanmaktan ve "irdelemke"ten de geri kalmamakta;aslında "göç ve kent" gibi "sosyolojik tarlalar"ın ortaya çıkardığı bu "Hareket"lerin,"yapı"ların; aslında "sistem içinde" çokca sayıda "olumlu katkılar" yaptığını da âdeta "vurgulamak" istemekte ve 'Modernlikle yüzyüze gelmiş bulunan İslam dünyası ve özellikle Türkiye'deki "cemaat gerçeği"ni, son iki yüzyılın modernleşme sürecinden bağımsız düşünmek mümkün değildir'(s.27)gibi 'tesbit'ler de yapmakta.
BULAÇ, "Cemaatler, 'modern sivil kuruluşlar';'manevî bir şahsiyetler';'sosyal İslam'ın türevleri ve tezahürleri';'sivil, medenî bir nitelik'" olarak tanımlamalar yapmakta(s.36,37,55,56) ve "bir başka gerçek olarakta, 'cemaatlerin kan ve akrabalık bağlarına dayanmadığını, cemaatlere giriş-çıkışların serbest olduğunu, 'bireyi yutan hapishaneler, gettolar'olmadığını "belirterek;"Cemaat değiştirmenin veya cemaat dışına çıkmanın hiç bir maddî-cezaî müeyyidesi yoktur. Bazıları İslamî cemaatleri bırakıp,'Laik-Seküler Cemaatler'den birine katılır' da(s.39) demekte.Hatta "tek başınabir cemaat ve millet" olmanın da mümkün olunabilineceğini de hatırlatmakta.(s.38)
"KERBELÂ VAKIASI"NI ANLAYABİLME
BULAÇ, "İslam Siyaset Modeli" nin "temel kavramları" olan "seçim-biat-şura"mefhumları çercevesinde, "sivil toplum", "sivil cemaat" arasındaki "farklılıkları" ele aldığı kısımlarda, "İslam Tarihi'nin En Acı" hadiselerinden "Kerbelâ Vakıası"nı anlamamıza katkı yapacak özellikle "üç olgu"yu dile getirmekte.:1)Muaviye ile 'biat ortadan kalktı', 'hilafet saltanata dönüştü.'2)Muaviye ile 'İslam'da ilk profesyonel Ordu kuruldu..'3)'Devlet'te görev alma, ilk kırılma.Ebu Yusuf'tan başlamak üzre âlimlerin devlet'te görev almayı kabul etmeleri...Resmî Ulema geleneği...Sivil Ulema geleneği...."(s.88,89)
"GÜLEN HAREKETİ" VE "ÖZLENEN İNSAN MODELİ"
AKYOL'un "sivil İslamcı, teorisyen İslamcı ve İdeolog" olarak "kimlik tanımı" yaptığı "titrisiz münevver" kategorisine ekleyebileceğimiz BULAÇ; eserinin Üçüncü Bölümü"nde, "Fethullah Gülen Hocaefendi"nin "Hayat Hikâyesi"ni ayrıntılı şekilde anlatmakta.(s.115-155)
Ali BULAÇ'ın kaleminden "Hocaefendi"nin "hayat hikâyesi"ni okurken , 'altını çizdiğim kelime ve cümleler' ile yazdığım notlar şunlar:1)Babaannesi Munire Hanım ve Büyükbabası Şamil Ağa, birer saat arayla vefat etmiş.(s.116)2)'12 yaşında hafız olmuş, 14 yaşında "vaaz" vermeye başlamış. (s.118)3)'Bediüzzaman'ın yanında bulunmuş bir insanı ilk defa 1957'de, Erzurum'da, Muzaffer Arslan'ın sohbetlerinde görmüş.(s.121)Bediüzzaman(k.s.)'ın Erzurum'a gönderdiği 'mektup' ta 'selamlananlar'arasında ilk defa isminin zikredilişi.(s.122) 4)"İlk resmî görevi, 'Devlet'in Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilatı'nda olmuş.'Hocaefendi', uzun yıllar ,"Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilatı'nda imam, vaaz" olarak çalışmış.5)Hem "Komünizmle Mücadele Derneği"nin kuruluşunda, hem de "Halk Evi" kadrosuna katılmış.(s.127) '6) 'Hocaefendi, 'Edirne, Kırklareli' gibi 'Evlad-ı Fatihan' diyarlarında, 'Diyanet Teşkilatı' içinde hizmetler vermiş.(s.129) 7) 'İlk Haccı'nı, Diyanet'ten vazifeli olarak 18.Şubat.1968'de yapmış.(s.130) BULAÇ, 'Hergün üç umre yapıyordum' dediğini de zikrediyor. 8) '04 Şubat 1998'de Vatikan'a gidişi,. 09.Şubat 1998'de Vatikan'da 'Dinlerarası Diyalog' adına Katolik dünyasının lideri ile 30 dakika görüşmesi.(s.146)
9)Ve 21. Mart 1999'da, ikinci defa tedavi için ABD'ye gidişi.(s.147)
Yazdığım notlar: 'Gülen Hareketi', 1990'lardan sonra 'yerel(Türkiye) ölçeği'nden; 'küresel(Dünya)ölçeği'ne sıçradılar.
'Gülen Hareketi' incelemelerine eklenmesi gerekli tesbitler:
1)Yöresel dönem:Erzurum(1941-1959)
2)'Ulusal' dönem:Edirne-İzmir-İstanbul(1959-1999)
3)Küresel dönem:ABD-Pensilvanya(21.Mart.1999)(s.148,149)
BULAÇ'ın cümleleri ile 'Hocaefendi'nin "hayat hikâyesi" "hülasası/özeti", 'tek cümle':"Kozadan Kelebeğe", Erzurum'dan Pensilvanya'ya".(s.149)
Ve BULAÇ'ın eserinin 153. sayfasına ,"Bediüzzaman Said-i Nursî(k.s.)-Fethullah GÜLEN Hocaefendi(k.s.) bağlamında serdeylediğim bir sual:"Hocaefendi Bediüzzaman Hazretleri(k.s.)'nin huzuruna hiç çıkmamış mı?"
BULAÇ:, 1990'larda "Gülen Hareketi"nin 'küresel açılım'lar, 'sıçrama'lar yaparken; "Ülkücü Hareket"in 'kadroları'nın, "12 Eylül Zindanları'ndan, ancak 1990'lı yıllarda(1991'de) "azad" edildiklerini 'unuturcasına', "milliyetçi" fikriyatın (Ulusalcılık gibi) "sıkışmışlık"(kabz) hâli içine girdiğini yazmakta.(s.156)Ve aynı sayfaya şu suali yazmışım:"Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi", sahiden 'sıkışmışlık(kabz)' hâlin de mi?
BULAÇ, "Fethullah GÜLEN Hocaefendi'nin, Türkiye'nin istikbali namına, "özlenen insan modeli" olarak, 'ne aydınları,ne entellektüelleri....."Mürşid"lere olan ihtiyaçtan dem vuruyor ve "Özlenen İnsan Modeli" olarak "Mürşid"leri gösteriyor..."Aydın'ların beslenme kaynağı 'aydınlanma'dır...Aydın sorun üretir; Mürşid sorun çözer" demekte.(s.205,207,208)
BULAÇ, "DİNLERARASI DİYALOG"U ONAYLIYOR
"Müfefekkir" de diyebileceğimiz BULAÇ, bahse konu eserinin 22. sayfasına geldiğimde ise şu notu yazmışım. Ali BULAÇ, "Dinlerarası Diyalog'a "sıcak" bakıyor. Bu sayfadan itibaren "muarızları"nca "Gülen Hareketi'nin Yumuşak Karnı" olarak da görülen "Dinlerarası Diyalog", etraflıca "savunuluyor..."
1) Öncelikli olarak "dışa açılma", hem de "küresel ölçekte" dışa açılmanın, 'sıçrama'nın "adımı" olarak görülmekte.
2)"Dinlerarası Diyalog, aslında "Din Mensupları arasındaki Diyalog"tur. Kaldı ki, "dinlerin "küreseleşme" akabinde, "ortak mes'elelere', 'ortak çözümler' getirebilirler.
3) "Dinlerarası Diayalog" çalışmaları, asla "Dinlerin birleştirilmesi" değildir. Ki, İslamiyet zaten "ed-Din'dir", "Dinlerin özü, kemalidir". Gaye, "dinleri tevhid etmek, yeni bir din ihbar etmek değildir. "Küreselleşme olgusu" karşısında "din müntesipleri arasındaki diyalog"tur.
4)"Dinlerarası Diyalog" ile Hıristiyanlaşma arttmıştır, diyemeyiz. Kaldı ki, "bugün, yakın ve orta gelecekte, "dinlerarasında büyük bir çatışma" da olmayacaktır.
5) BULAÇ'a göre, "Dinlerarası Diyalog", "Misyonerliğin de önünü açmamış, bilakis tıkamıştır. Aslında "Kemalistler Neden Misyonerleri Sevmez?" suali ile ilgilidir böyle açıklamalar..(s.259)
6)"Dinlerarası Diyalog"un "meşruiyeti" ve "referansı/delili" ise "Medine Vesikası" ve "Kur'an-ı Kerim'dir..."(s.238,239,240,241,242,243)
7) BULAÇ, "Hocaefendi'nin 'Dinlerarası Diyalog'da 'böyle niyet ve gayeler arayanlar"a verdiği cevabı da zikretmekte:"Onlar ne derlerse desin, niyetimizi Allah biliyor. Otuz seneden beri bu millet de biliyor. Allah'ın rızasını kazanmak ve tarihî birikimlerimizi dünya insanlarıyla paylaşarak, kanlı bir coğrafyada sulh adacıkları oluşturmaktan başka bir sevdamız yok bizim
."(s.243)Ve eserinin 244. sayfasında, "Dinlerarası Diyalog'un Künhü"nü de zikretmekte...
BULAÇ, "Gülen Hareketi"nin hatta "Türkiye'mizi(Devlet olarak zikrettiğmiz gibi) , 'Gülen Hareketi' üzerinden, 1990'lardan sonra "küresel açılımlar" yaptığını 'kabul' ediyor. Gerek "Dinlerarası Diyalog" ve gerekse "Türk Okulları"nı bu babda değerlendiriyor.
"Türk Okulları:Küresel Bir Açılım" başlıklı bölümde detaylıca "Türk Okulları" hakkındaki görüşlerini açıklıyor.Özetle, BULAÇ'a göre "Türk Okulları": 1)Özel Okullardır.2)Eğitim Paralıdır.3)İslamî ilimler öğretilmez.4)Finansını 'Anadolu'/'Türkiye' karşılamakta.5)"Türkiye Türkçesi" ön plandadır. 6)"Küresel açılım"ın gereğidir. (s.300)
"Titrisiz Mütefekkir" Ali BULAÇ, bu eserini de, "Türk Müslümanlığı" kavramı ve "Hazret-i İsa Alayhisselamın Nuzûlü" konularındaki görüşleri ile bitiriyor...
(*):Ali BULAÇ, "GÜLEN HAREKETİ ARAŞTIRMALARI 14, Din-Kent ve Cemaat FETHULLAH GÜLEN ÖRNEĞİ", Ufuk Kitap, 1. Baskı, Ocak 2008, İstanbul
13.10.09
İsmet GÜLTEKİN
ismet_gultekin@mynet.com veya metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: