Powered By Blogger

31 Temmuz 2008 Perşembe

2008'LER TÜRKİYE'SİNDE "NEO-HÂRÎCÎLER" ORGANİZE EDİLİRKEN(4

YAZI DİZİSİ

HÂRÎCÎLER ve HÂRÎCÎ ZİHNİYET


BEDEVÎLER(4)/(SON)

Kur’an-ı Kerîm’de Bedevîlerle yani çöl Arapları ile alâkalı âyetler vardır. Biri de şu âyettir: “Bedevîler, küfür ve nifâk bakımından daha şiddetlidirler. Bununla beraber Allah’ın Peygamber’ine indirdiği hükümlerin sınırını bilmemeye daha lâyıktırlar. Allah her şeyi kemâliyle bilicidir, hükümlerinde hikmet sahibidir. “(Tevbe, 97)
Bedevîler o kadar sert ve katıdırlar ki, Hz. Peygamber’e hayretle sorarlar:
- Siz çocuklarınızı da öper misiniz?
- Peygamber’in cevabı:
- Evet, öperiz. Ne yapayım ben, eğer Allah sizin kalbinizden merhamet ve şefkati silip almışsa.”(26)
İslâm’a hizmet gibi bir “dâvâ” ile ortaya çıkıp, en büyük zararı “İslâm dâvâsı”na veren Hârîcîler, Hz. Ali(k.v.) gibi bir “ilim beldesinin kapısı”nı da “şehid” etmişlerdir. İslâm “etiketi”/kılıfı altında , kendilerinden olmayanları, çoluk-çocuk demeden öldüren Hârîcîler’e mukabil; Hz. Ali(k.v.), şehadetinden önce, kaatil dışında kimseye karşı intikamcılığa kalkışılmamasını önemle uyardı:”- Ey Abdülmuttalip oğulları! Emirü’l-Mü’minin katlolundu diyerek Müslümanların kanına dalmayınız. Benim için ancak benim katilim katolunur .”(27)

Hırslı, radikal ve “serdengeçti” hususiyetlere sahip Hârîcîlik tarihe gömüldü. Temel sebep, tarihin küçük ve basit/sade toplumdan, büyük, karmaşık/mürekkep ve müesseseleşmiş topluma doğru gelişmekte olmasıydı. (28) Hârîcîler şimdi Cezayir’de, Gardarya şehrinin kasaba büyüklüğündeki bir mahallesinde, yine “kabile” halinde kendilerine dönük, dışarıya kapalı, “kapalı toplum” hayatı yaşıyorlar.(Ah keşke! Samanyolu TV’nin AYNA’cısı M. Saim ORHAN, “Maritus Halkı”nı bile ekranlara taşıyan SAİM, bir de Hârîcîlerin Cezayir’deki bu kasabasını da ekrana taşısa.İ.G.)Evler sur gibi duvarlarla çevrilmiş, pencereler bile “dışarı”ya değil, “içeri”ye açılıyor. Daracık dehlizler gibi sokaklar…”Kabile toplumu” insanının bütün ufuk darlığı, taşlaşmış bir hâlde karşımıza çıkıyor.(29)

NETİCE:

“İnternet/dijital Çağ”da bile yaşadığımız “Türk toplumu” yapısından, “yeniden kabileleşme” temayülleri, “Yeni/Neo-Hârîcîler” dedirten türden “türedi olgular”, “oluş(turul)muş vakıalar…””Hizb’ul Ergenekon”lar….”Ulusalcı-Kemalist İslâmcılar…” Ve tarihin de diyeceği şekilde, ekseriyeti de “Millî Görüş/Erbakan Hareketi”nden “türetilmiş”, “oluş(turul)muş olgular…” “Millî Çözüm”, “Baran” “ucubelikleri….”
Ve 2008’ler Türkiyesi’nde, “Anadolu Gençlik” gibi “cafcaflı mevkûteleri”ne adeta “Türkiye Viran Olsun” dercesine, “İran Viran Olmasın” “kapak”ları…
Ve hâlâ ÇAKIRGİL’ler tarzında, “İran İslâm İnkılabı” “meftunluğu..” ÇAKIRGİL’ler gibi yazdığı yüzlerce “makaleleri”nde sadece bir kere “Türk”ü, “büyük T harfli” yazmaları olguları…”Radikal-Devrimci Şiâ Müslümanlığı…” zihniyetleri…
Ve hâlâ aslında sadece “T” ve “K” farklılığından başka bir şey olmayan-ki tarih de öyle diyor-, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” dersem, kimileri de “Ne Mutlu Kürt’üm der!” “sayıklamaları…
Affedersiniz, “Uleyn Kozanoğulları Türkleri”nden olanlar; tarih demiyor mu ki, Türk=Kürt; Kürt=Türk? Tarih böyle diyorsa ki diyor, size….
“İhtilâlci İslâmî eserlerle “büyü(tü)yen bazı gençlerimiz, hele bu “internet/dijital asırda”, gerçekten “hakikat” peşindelerse, “kafalarını kaldırmalıdırlar…”
Kaldı ki, İslâm’ın ve insanlığın “eli kanlı” eylemci, “radikal-devrimci”, “ulusalcı-kemalist İslâmcılar”a değil; Yunus Emre gibi “insan-ı kâmil” Müslümanlara ihtiyacı vardır…Kaldı ki “Türk-İslâm-Muasır” terkibi, 100.yılında da tartıştığımız, 23. Temmuz 1908’lere, 2. Meşrutiyet’lere kadar gitmekte…”İran Tarihî” “Türk Tarihi”nin “gelişim farklılığı” derslerinden ne zaman geçebileceğiz ki???
26.Temmuz.2008
İsmet GÜLTEKİN
İsmet_gultekin@mynet.com/metgultekin@hotmail.com
Dip Notlar:
(1): Serhat YÜCEALTAYLI, Yeni FORUM Dergisi, Sayı.:241, 16-30 Eylül.1988
(2): Taha AKYOL, “Hârîcîlik ve Şiâ-İslâm’da Devrimciliğin Sosyolojik Kaynakları”, Kubbealtı Neşriyatı, Basıldığı Tarih:1988, İstanbul, s.55

(3): Fazlurahman, “İslâm”, s.212, Zikreden AKYOL, a.g.e., s.55
(4): Kürşad A. GÜVEN, “Hârîcîler ve Hârîcî Karakteri”, Genç Alperen Dergisi, Mart 1987(Samsun), Sayı.:1, s.21
(5): AKYOL, a.g.e., s.53
(6): AKYOL, a.g.e., s.23
(7): AKYOL, a.g.e., s.19, 20
(8): AKYOL, a.g.e., s.23
(9): AKYOL, a.g.e., s.53
(10): AKYOL, a.g.e., s.54
(11):M.Ebu Zehra,”Siyasî Mezhepler”, s.73 , Zikreden AKYOL, a.g.e.s.57
(12): AKYOL, a.g.e., s.62
(13): Kürşad A. GÜVEN, adı geçen yazı, s.22
(14): AKYOL, a.g.e., s.63
(15): AKYOL, a.g.e., s.60
(16): AKYOL, a.g.e.s.90
(17):AKYOL, a.g.e., s.97
(18): AKYOL, a.g.e., s.54
(19): AKYOL, a.g.e., s.112, 113
(20): AKYOL, a.g.e., s.138
(21): Prof. Dr. Erol GÜNGÖR, “İslâm’ın Bugünkü Meseleleri”, İstanbul 1981, s.29
(22): AKYOL, a.g.e., s.24
(23): Muhammed Ebu Zehra, “Siyasî Mezhepler”, s.75, zikreden AKYOL, a.g.e., s.127
(24): AKYOL, a.g.e., s.124
(25):AKYOL, a.g.e., s.94
(26): AKYOL, a.g.e.s.114
(27): AKYOL, a.g.e., s.171,172

Hiç yorum yok: